Nurtopu gibi pişmanlıklar doğurduktan sonraki lohusalık sürecidir.
Sevdiğim güzel bir şiirin konusudur ayrıca...
deniz üstü bir masa
bir gökyüzü hatırlıyorum
bir omuzundan bir omuzuna
o kadar yakındın bana
gemilerin sularda batan ışıkları
denizanaları yosunlar kımıldar
alacakaranlık bakışlarında
bakışlarında bütün yıldızlarıyla
dolaşan bir yaz akşamı
şimdi bunca yıl sonra
ellerini hatırlıyorum
ellerimin yanında
gözlerini yeni görüyorum daha
gözlerin sevdalı asık
konuş n'olursun
bu sağır sessizliği yık
yalan de, değil de, unut de bana
konuş hatırlama artık
bilirim ne yaptım ne dedimse hata
bu işe çocuklar gibi başladık
çocuklar gibi iyiki geldi aklıma
sevmek isterken her defasında
elimize ne geçerse kıra kıra
dedim ya hatırlama artık
şarkıyı dinle pick-upta
yati naksihorisome
yati naksihorisome rumca
neden ayrılalım demek
neden ayrılalım düşün bir daha
içtiğim su yediğim ekmek
adım gibi biliyorum
yasemin kokuları gibi göztepenin
urlanın deniz kıyıları gibi
öyle görür gibi koklar gibi
elle tutar gibi biliyorum
seni seviyordum
sana şiirler söylemek
yalvarmak istiyordum yana yakıla
yüzünün göklerinde siyah bulutlar
yağmurlar vardı saçlarının ormanlarında
akşam inen sokaklara bakan camları
bekâr odalarının ankarada
yalnızlıklarım geliyordu aklıma
ağlamak istiyordum
hiçbirini yapmadım ama
aşkımız boyunca sana söylediklerim
söylemek istediklerimden ne kadar başka
anlaşılır şey değil böyle
geleceği düşüne düşüne
geçmişten lâf etmek
bir ara sana baktım da
bizi koyup giden zamanı gördüm
yalnızlığı gördüm mahzunluğu gördüm
sonra unuttum lâf arasında
şimdi söyleyebilirdin diyeceksin yanyanaydık
gördüm ellerin dudakların
en az şili kadar çin kadar uzaktı bana
kıtalar yıldızlar kadar uzaktı
bastığımız topraklar
ayaklarımız altında
senden mutluluklar eserdi
geçmiş gelecek bütün hayatıma
güneşler doğar doğmaz
ışıklar yanaryanmaz
senin dünyaların ışırdı dörtyanımda
bitkilerin faytonların yastıkların vardı senin
yüzümü güldüren göklerin vardı
serin serin denizlerin
besbelli yollarım seninle
bulupta yitirdiğim bir cennete uğrardı...
Sevdiğim güzel bir şiirin konusudur ayrıca...
deniz üstü bir masa
bir gökyüzü hatırlıyorum
bir omuzundan bir omuzuna
o kadar yakındın bana
gemilerin sularda batan ışıkları
denizanaları yosunlar kımıldar
alacakaranlık bakışlarında
bakışlarında bütün yıldızlarıyla
dolaşan bir yaz akşamı
şimdi bunca yıl sonra
ellerini hatırlıyorum
ellerimin yanında
gözlerini yeni görüyorum daha
gözlerin sevdalı asık
konuş n'olursun
bu sağır sessizliği yık
yalan de, değil de, unut de bana
konuş hatırlama artık
bilirim ne yaptım ne dedimse hata
bu işe çocuklar gibi başladık
çocuklar gibi iyiki geldi aklıma
sevmek isterken her defasında
elimize ne geçerse kıra kıra
dedim ya hatırlama artık
şarkıyı dinle pick-upta
yati naksihorisome
yati naksihorisome rumca
neden ayrılalım demek
neden ayrılalım düşün bir daha
içtiğim su yediğim ekmek
adım gibi biliyorum
yasemin kokuları gibi göztepenin
urlanın deniz kıyıları gibi
öyle görür gibi koklar gibi
elle tutar gibi biliyorum
seni seviyordum
sana şiirler söylemek
yalvarmak istiyordum yana yakıla
yüzünün göklerinde siyah bulutlar
yağmurlar vardı saçlarının ormanlarında
akşam inen sokaklara bakan camları
bekâr odalarının ankarada
yalnızlıklarım geliyordu aklıma
ağlamak istiyordum
hiçbirini yapmadım ama
aşkımız boyunca sana söylediklerim
söylemek istediklerimden ne kadar başka
anlaşılır şey değil böyle
geleceği düşüne düşüne
geçmişten lâf etmek
bir ara sana baktım da
bizi koyup giden zamanı gördüm
yalnızlığı gördüm mahzunluğu gördüm
sonra unuttum lâf arasında
şimdi söyleyebilirdin diyeceksin yanyanaydık
gördüm ellerin dudakların
en az şili kadar çin kadar uzaktı bana
kıtalar yıldızlar kadar uzaktı
bastığımız topraklar
ayaklarımız altında
senden mutluluklar eserdi
geçmiş gelecek bütün hayatıma
güneşler doğar doğmaz
ışıklar yanaryanmaz
senin dünyaların ışırdı dörtyanımda
bitkilerin faytonların yastıkların vardı senin
yüzümü güldüren göklerin vardı
serin serin denizlerin
besbelli yollarım seninle
bulupta yitirdiğim bir cennete uğrardı...