alim – Tıbbiyeli Sözlük
Üç anlamı vardır.
1-bilim insanı, fen, bilim yapan kimse anlamına gelebilecek eski dilde sözcük. Eğer Arap lisanından dilimize geçmiş olan “ilim” sözcüğünden kasıt pozitif bilimler ise bu anlama gelebilir, fakat kullanımı eski ve bilimadamı veya bilim insanı gibi kavramlara göre azalmıştır. Bu anlamı yerine gelen yeni sözcükler nedeniyle biraz eskimiştir.
2-Türk imparatorluk devrinin yarısından itibaren, sonuna ve çöküş dönemine kadar yönetimde parazitlik yapmış İstanbul’da Şeyhülislam idaresindeki ulema sınıfı üyelerinden her birine verilen bir ad.
3-kırsal Anadolu’da “(sözde) geleneksel medrese eğitimi” denilen feodalite düzeninin en uslanmaz ruhban sınıfını teşkil eden, dünyanın en basit aldatma yolu ile cehaleti iyi sömüren düzen bozucu, arsız bir toplumsal bir asalak güruhunun, halkı kandırma adına yola çıktığı sahtekarlığını gizlemek adına ardına sığındığı kavram. Zamanında Genellikle tarikatlar halinde örgütlenerek cumhuriyet devrimlerine karşı çıkmışlardır. İngilizce deyimi ile “self-designated” yani “kendi kendini ilan ettirmiş” olan bu alimler toplumun en çukur kesimini temsil ederler. Halen de farklı adlar altında ülkemizde mevcutlardır.
“Alimleri astılar, hebele hübele, ühüüü, bize şapka giydirdiler, siperinden dolayı namaz kılamıyok” diye çığırtkanlık yapan kesimin “alimleri” işte bu alimlerdir. Bu alimler bozguncu, düşmanlık taslayıcı, içi kin ve nefret dolu, kamplaştırıcı, ulusal hissiyattan yoksun, insani değerleri gelişmemiş, medeniyetten nasibini almamış, fitne fesat düşünceli, bakışlarında bin bir uğursuzluk olan, içinden kötülük akan insanlardır. Kendileri gibi olanları da mıknatıs gibi çekerler. Bu tiplemeye bir başka örnek de Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı üç kağıtçı filminde köy halkını peşine takarak yağmur duasına çıkan “yağmur senin yüzünden yağmıyor zındık, kafir” diyen bir hoca karakteri vardı, hatırlarsınız. O da bu “alim”lerden birinin tiplemesidir.