antisosyal kişilik bozukluğu – Tıbbiyeli Sözlük
psikopatik, sosyopatik kişilik bozukluğu ile eş anlamlıdır. psikopat/ sosyopat denilen bu hasta grubundaki kişiler ,toplumsal kurallara ters düşen davranışlar sergilerler ve suça eğilimlidirler. çocukluk çağında davranım bozukluğu tanısı konulan bu kişilere 18 yaşından sonra akb tanısı konur. sürekli karakollara düşer, cezalandırılırlar ancak bu olumsuz deneyimlerden ders almazlar.

bencillik, kibir, sorumsuzluk, kavgacılık, sahtecilik, hırsızlık, alkol, kumar, psikoaktif madde bağımlılığı gösterirler. uzun süreli ilişki kuramazlar. dürtülerini engelleyemezler. haz ilkesi her şeyin üstündedir. süperego gelişmemiştir, genelde suçluluk duymazlar. suçluluk duyulsa bile yüzeyel ve geçicidir.erkeklerde kadınlara oranla 3 kat fazla görülür. normal insanlar gibi duyguları hissedemezler.

ve psikopatların empati yetisi yoktur.
Bir arastirmada "Antisosyal kişilik bozukluğu olan olan bireylerde cinsiyet

kromozomlarının artışı ve kromozomal anomali riskinin normal

bireylere göre daha yüksek olduğu"nu okumustum.
DSM ' ye göre B grubundadır.

Bir yazıda okumuştum genelde suç işleyen insanlarda görülme sıklığı fazla olan hastalık.
Kişi, etkileşimde olduğu insanların haklarını umursamaz, onlara zarar verme konusunda tereddüt etmez. Ek olarak başka insanların duygularına dair empatileri ya da sempatileri yoktur, bu durumdan bir sıkıntı hissetmezler.
orduların ve kolluk kuvvetlerinin sahip olmak istesiği bir numaraları insan tipi tam bir pisliktir::::tsk’da fazla bulunmaz çünki halen meristokrasi işlevseldir ancak türk polis kuvvetlerinin içinde bol bol bulunur zaten biraz merak etseniz bolca video mevcut.....................
gerçek bir vaka üzerinden öğrendiğim kişilik bozukluğu. olay yurt dışında geçmiştir. biraz uzun bir entry olacak.
lütfen varsa ön yargılarınızı vestiyere bırakınız.

16 yaşında, erkek çocuk. ismi x.
2 kızı (12 ve 13 yaşlarında çocuklar) öldürüyor ve ardından tecavüz ediyor.
yıllar önce almış olduğu psikiyatrik tanıları: dehb, antisosyal kişilik bozukluğu.
adli dosyası evvelden kabarık: hırsızlık, yaralama ve daha nicesi... ama hiç hapse girmemiş öncesinde.
mahkeme bir çocuk psikiyatristine danışıyor, cezanın ağırlığını belirlemek için.
psikiyatrist çocukla bir süre görüşüyor, çocukta ne bir pişmanlık ne bir duygu belirtisi var. psikiyatrist son görüşmelerinde çocuğa artık açık açık soruyor :
-geçmişini tekrar yaşayacak olsaydın neyi yapmazdın?
cevap kan dondurucu :
-o kızları öldürdükten sonra çizmelerimi çıkarır bir yere saklardım. beni onlar ele verdi.
hekim bu kez çocuğun ailesiyle görüşmeye karar veriyor. çünkü bir problem var, çocuk normal davranmıyor.
anne, hayatını ancak idame ettirebileceği şekilde aklını kullanabilecek düzeyde zihinsel engelli. baba sağlıklı, gece gündüz bir fabrikada çalışan işçi.
hekim, anneye sorular soruyor:
-çocuğunuz küçükken ağladığı vakitlerde neler yapardınız?
annenin cevabı şok ediyor :
-doğduğunda mama ile susuyordu, 1 haftalık olduğunda başka bir çözüm buldum. x'i sabah doyurup yatağına bırakıp evden çıkıyor, akşam dönüyordum. böylece ağladığını duymuyordum. geldiğimde de ağlarken bulmuyordum. böylece çözümü bulmuştum. bunu her gün, yıllarca yaptım. ağlamayı kesti.
doktor, babaya soruyor bu kez:
-siz akşam eve geldiğinizde çocuğunuzla ilgileniyor muydunuz?
cevap tahmin edilebilir halde:
-hayır, çok yorgun olduğum için hemen uyuyor ve ertesi sabah erkenden işe gidiyordum. onunla nadiren oyun oynardım.

ağladığında susturulması için hiçbir şey yapılmayan, yalnızca karnı biraz doyurulan, iletişim nedir bilmeyen, gülme nedir ağlama nedir, ödül - ceza nedir sistemi düzgün gelişmemiş bir çocuk. konuşmayı 6-7 yaşında kendisi gibi tanılı birçok çocuğun olduğu bir okula gönderilerek öğreniyor. öğreniyor da, yanında pek çok saldırgan davranışı da öğreniyor. duyguları o kadar tanımıyor ki, mahkemede cezasının belirlenmesi üzerine öldürülen çocukların ağlayan ebeveynlerine dönüp, '' hapse girecek olan benim, siz neden ağlıyorsunuz ki? '' diyebiliyor. buna duygusal körlük denmez de ne denir?

bu kişilik bozukluğu olan insanların nörotransmitter ağları bambaşka çalışmaktadır. bu sebeple hormonları, stres sistemleri de düzensiz çalışır. bu yüzdendir ki yalan makinesi testlerini kandırabilirler,çünkü bu makineler vücuttaki birtakım değişiklikleri tespit eder. bu insanların ise soğuk ve duygusuz görünme sebepleri stres sistemlerinin aşırı uyarılmadan çalışmamasıdır. sonuç olarak iyi ya da kötü hiçbir şeyi sağlıklı insanlar gibi hissetmezler.

bu demek değildir ki, suç işlemede özgürdürler. hayır elbette değil. ceza almalıdırlar, alıyorlar da. ama sonunda olan iki kız çocuğuna oldu, böyle bir gerçek var. şimdi düşünülmesi gereken bir konu var. suçlu kim?
+x mi?
+x'in çocukluğundan kolay etkilenmeye meyilli genetiği mi?
+onu bu şekilde büyüten zihinsel engelli anne mi?
+işten başka hiçbir şeyi gözü görmeyen, eşinin çocuk büyütemeyeceğini ön göremeyen sağlıklı baba mı?
+anne babanın evlenmesine destek veren ebeveynleri mi?
+bu insanların resmi olarak evlenmelerine (kadını bir şekilde sağlıklı gibi gösterek veya göstermeye gerek bile duymadan izin veren devlet mi?

bir yerlerde bir sorun var ve sonuç olarak 2 çocuk canından oluyor, geride kalan ebeveynlerin hali harap.. peki ya aramızda dolaşan bu insanlara karşı biz ne yapalım? bunların hepsi kocaman birer konu...hapishanelerin yüzde kaçını oluşturuyorlar bilmiyorum ama toplumdaki yüzdesi de gerçekten önemli bir soru.