Benim için o şiir Attila ilhan'ın ben sana mecburum şiiridir.
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Ve her ne kadar bir şarkı sözü olsa da cem Adrian'ın bana özel şarkısının sözlerini de paylaşmadan duramayacağım. Bu iki şiir yüreğimde ayrı iki yere sahipler. Hele ki bunda "bu gri şehrin yollarını rengarenk boyamak ister" ile biten bölüm beynimde Gökkuşağına sebep oluyor.
Bu şehirde bir kadın var, adı bana özel
Elleri var küçücük, yüzüyse çiçeklerinden güzel
Kimse bilmez benden başka
Bir kalbi var kocaman ama bana özel
Bazen kızar dünyaya ama sadece kendini üzer
Göremezler
İzin vermese asla üzemezler
Çözemezler
O'nun bir düşü var ki asla bilemezler
O'nu neden sevemezler
Bilemezler, hiç sevemezler
Bazen bakar gökyüzüne O, bulutları izler
Kuş olup uçmak, kanat çırpmak
O bulutları geçmek ister
Yemyeşil çimenlerde sırılsıklam koşmak ister
Bu gri şehrin tüm yollarını rengarenk boyamak ister
Göremezler
Kalbimdeki elmasa erişemezler
Çözemezler
O'nun bir düşü var ki asla bilemezler
O'nu nasıl sevemezler
Bilemezler, hiç sevemezler
Şimdi O kanatlarını rüzgara açmış
Dur diyemezler
Yıldızların arasında o kadar parlakki
O'nu seçemezler
Başka sularda
O şimdi başka rüzgarlar arıyor
Başka yollara yürüyor
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Ve her ne kadar bir şarkı sözü olsa da cem Adrian'ın bana özel şarkısının sözlerini de paylaşmadan duramayacağım. Bu iki şiir yüreğimde ayrı iki yere sahipler. Hele ki bunda "bu gri şehrin yollarını rengarenk boyamak ister" ile biten bölüm beynimde Gökkuşağına sebep oluyor.
Bu şehirde bir kadın var, adı bana özel
Elleri var küçücük, yüzüyse çiçeklerinden güzel
Kimse bilmez benden başka
Bir kalbi var kocaman ama bana özel
Bazen kızar dünyaya ama sadece kendini üzer
Göremezler
İzin vermese asla üzemezler
Çözemezler
O'nun bir düşü var ki asla bilemezler
O'nu neden sevemezler
Bilemezler, hiç sevemezler
Bazen bakar gökyüzüne O, bulutları izler
Kuş olup uçmak, kanat çırpmak
O bulutları geçmek ister
Yemyeşil çimenlerde sırılsıklam koşmak ister
Bu gri şehrin tüm yollarını rengarenk boyamak ister
Göremezler
Kalbimdeki elmasa erişemezler
Çözemezler
O'nun bir düşü var ki asla bilemezler
O'nu nasıl sevemezler
Bilemezler, hiç sevemezler
Şimdi O kanatlarını rüzgara açmış
Dur diyemezler
Yıldızların arasında o kadar parlakki
O'nu seçemezler
Başka sularda
O şimdi başka rüzgarlar arıyor
Başka yollara yürüyor