Stefan Zweig kitabıdır.1920 lerde kaleme alınmasına rağmen aşırı derecede melankoli ve abartı içerir.Aşkın en abartılmış hallerinden biri olmasına rağmen 2 saatte bitirdim.Güzel çünkü klasik bir zweig havası var ve okutuyor.Sadece okurken yok artık deme ihtimalinizin yüksek olduğu kitaptır.Tavsiye edilir
stefan zweig tarafından 1920'lerin ilk yarısında kaleme alınan,platonik bir aşkın sahibi kadının ağzından aşık olduğu adama yazılan mektubu içeren mükemmel roman.Bir solukta bitirilebilecek güzel bir eser.
"sana, beni asla tanımamış olan sana" diye başlıyor mektup.Ve kitap boyunca kadın hep "sen beni asla tanımadın" diyor adama. çünkü adam, kendisine delicesine aşık olan ve yıllar boyunca kendisinden hiçbir şey beklemeksizin hiç vazgeçmeyen kadını bu özelliği ile hiç tanımıyor.karşılaşıp bir ilişki yaşadıklarında bile tanımıyor.Kadın adamın hayatına farklı zamanlarda giriyor ama adam kadını fark etmiyor bile.Yıllar önce ilişki yaşadığı kadını tanımıyor.Kadın adama yıllarını,ömrünü vermişken..Kadın da bir "bilinmeyen" olarak aşkını tek başına yaşıyor ve sonunda ona bu mektubu yazıyor.
Neden bilmiyorum ama beni çok etkiledi kitap.Sevmek güzel şey dedirtti.Sevilmesen bile...
Kitabın en beğendiğim yeri ise şöyle:
"ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.”
Böyle güzel sevebilir mi insan??
"sabret sevgilim, sana her şeyi, hepsini en baştan anlattığım için, anlatacağım için, senden rica ediyorum, beni dinleyeceğin bu çeyrek saat yüzünden yorulma, çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım."