bitlistütünü – Tıbbiyeli Sözlük
An itibariyle sözlükte 1 yılını doldurmuş, bu nedenle 1 aylıkken adına açılan bu başlığa daha iyi bir cevap verebileceğini düşündüğü için yazdığı entry’i silip tekrar yazan yazar. Yani ben.



Öncelikle tanıyan kişiler daha iyi bilirler ki 1 yıl boyunca sinirli, atarlı hiçbir tepkimi görmemişlerdir. Sırf şu entry’İ girmek için 1 yıl saymıştır kendisi. Sadece karşıdakinin düşüncesine saygı duyarak tartışırken karşıdaki küçümser tavırlarla düşüncelerini ezer ve dalga geçmeye çalışırsa buns sinirlenir. Bu da tek bir kişinin başına gelmiş sanırım ki başlık açıldıktan sonra altına başka bir entry girişi olmamış.



Sadece şunu söylemek istiyorum; keşke burayı daha önce tanımış olsaydım, hepinizi, ortamı, dostluklarınızı çok seviyorum. Nick altı entrymi de Aynalının açması daha da mutlu ediyor beni.
mürekkebini sayfalara değil de adeta hayatın içine akıtan, uzun yazılarını okumaktan keyif duyduğum bir yazar. güzel de yazıyor.

kendisi de benim gibi cam kenarına oturanlardan... kendisine selamlar olsun..

iyi yazmalar....
cigarasının son küllerini nick altına savurunca takdirleri toplamıştır.

sigarayı bırakma yazısı 14 beğeni almış. (ben de ateşledim butonu kanka )

şukuları görünce yaktın mı bir dal kanka. doğruyu söyle he? duman oldu sankim buraa

tatlı bir yazar, tatlı tatlı yazar... öhhü öhhü
Sözlüğe geldiği ilk andan itibaren samimiyetiyle bana ve hepimize doğunun sıcakkanlılığını canlı canlı hissettirmiştir. Sözlüğümüzün duyguların bam teline dokunan şairidir ayrıca.

Kendi içinde zorlu süreçlerden geçerek yine sohbetimize kulak olmuştur. Bu yakışıklı arkadaşımızın ikizi de varmış kızlar koşun...
Insanin okudukca okuyasini getiren entryler yazan, sair ruhlu yazarimiz. Radyoyu da boslamiyor gordugum kadariyla. Yazdiklariyla yureklere dokunan, ictenlikle yazan biri. Daha cok yazar umarim.
Bir daha sevebilir miyim sorusuna bundan bir süre önce hiç düşünmeden “hayır” diyen insandı kendisi, kalbinin kapılarını kapatmış, kilitlerini kilitlemiş ve anahtarı denizin dibine atmıştı; kilit pas tutmuş, anahtar ise unutulmuştu. Şimdi çıkıp bu yazdıklarıma “melankoli” damgası vuranlar mutlaka olacaktır fakat sizden tek ricam olacak, sevdiğiniz bir insanı önce toprağa sonra kalbinize gömmediyseniz bu yazdıklarımı eleştirmemeye özen gösterin lütfen, sert olacak fakat “kaybedin de ne olduğunu anlayın.” Nefesinizin ciğerlerinize dolmadığını, bastığınız toprakta belki de bitecek bir çiçeğin sevdiğiniz kadının vücudundaki son damlayla sulandığını düşünmek bile bir böcektir insanın içinde, kemire kemire iliğinize kadar tüketir.
Sonra ne mi oldu, bir kadın çıktı karşıma, tam tükenmişken, tam bu hayat sahnesinden inmeyi planladığım vakitlerde, tam da dibe düştüğümü kabullendikten sonra geri çıkmaya çalışmaktan parmaklarımda dahi enerjimi bulamadığım vakit. Aldı her şeyi yaptı beni, hayatının ortasına koydu da sıfırdan başladı sanki, yonttu, törpüledi, boyadı ve temizledi. Açtı sanki göğsümün içini de toprağa gömdüğüm kalbimi geri göğüs kafesimin içerisine bıraktı. Kaybettiğim kadın sevdiğim kadındı, ey kadın sana ise aşık oldum.
Her şeyin farkındaydın kadın, hiçbir zaman bunu dert etmedin; kalbinde “o” nu da beraber yaşatalım ama sen de benimle yaşa dedin kadın. Şu sıralar yüzlerce kilometre mesafeyi hiç edip gözlerindeki o parıltıyı görmeye geldiğim yolları geri dönüyorum, dilimden fazla bir şey dökülmüyor ama “teşekkür ederim, seni çok seviyorum.”