çağatay alpak – Tıbbiyeli Sözlük
görsel




daha önce hiç yurt dışı deneyimi olmamasına rağmen ordu ilimiz çambaşı ilçesinde mecburi hizmetini tamamlayıp istifa ederek dünyayı dolaşmaya başlayan celal bayar üniversitesi tıp fakültesi mezunu 27 yaşında meslektaşımız.



mızıkası ile yola çıkan alpak, yolda ukelele almış ve sokak müziği yaparak para kazanmaya başlamış. tayland'da ingilizce öğretmeni olarak da 6-7 ay çalışmış. 10-15 bin tl bütçe ile yola çıkmış.



bekarken hep böyle bir şey yapmak istemişimdir ama cesaretim olmadı hiç. okurken bile içim gitti helal olsun.



kaynak:

http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/galeri-ukulele-calarak-dunyayi-geziyor-40802620
Otostopla dünyayı gezen meslektaş. Söyleşisini okuduktan sonra biraz daha tanımak için kişisel hesabını incelemeye aldım. Sonuç olarak şu an takipteyim.



Kendisi bu gezileri bir dünya turu değil yaşam tarzı değişikliği olarak niteliyor. İmrendim açıkçası ama totosunu kaldırıp bakkala bile gitmeyen biri olarak yapabileceğim şey degil.
Gezdiği yerlerden eğlenceli ve bilgilendirici paylaşımlar yapan, yemeklerini-müziklerini-inançlarını-insanlarını-sorunlarını anlatan sıkı takipçisi olduğum güzel insan. süslenip püslenip lüks otellerden mükemmel ortamlarda ve mükemmel görünerek mükemmel insan algısı yaratan instabeybilerden çok; kendi gibi olup olanları gösteren, insanların arasına karışan gezginleri seviyorum. kendini bir fotoğrafının altında şu şekilde ifade etmiş:
"Sağa sola yalpalayan bir trende, yerde oturarak kıpırdamadan kaç saat gidebilirsin? 2? 5? 10? Ben 14 saat gittim. Param olmadığı için değil, paramla en ucuz bileti aldığım için... En güzel vagonlarda, güzel yemekler yiyip pencereden dışarı bakarken fotoğraf çekilmek için çıkmadım ben yola. Çünkü cebimdeki para annemin babamın verdiği harçlık değil, benim alın terimle kazandığım para. Bundan da ötesi cebimdeki para bana 3 ay boyunca Avrupa'da trenden trene atlayıp Pisa Kulesi'nin, Amsterdam yazısının önünde fotoğraf çekilip 65 -70 litrelik kocaman çantalarla insanlara caka satmamı sağlamayacak. Ya da 15 günlük Bali seyahatimi sonraki 3 yıl boyunca ballandıra ballandıra anlatmamı... Cebimdeki para, cebimde durmasına rağmen bana "parasız geziyorum ya" dedirtmeyecek. Bir yılın yarısından çoğunu çalışarak geçirip bunun farkına vardıktan sonra bile türlü bahanelerle kıçını koltuğundan kaldıramayan ya da kaldırsa bile bir yere gitmek için ancak birkaç günü olduğunu söyleyen insanların uydurduğu "ölmeden önce görülmesi gereken bilmem kaç tane yer" e gitmemi sağlamayacak. Bu para kendimi avutmak için yaptığım günübirlik gezilerde binlerce fotoğraf çekilip altına "doğaya dönmek" ya da "özgürlük" gibi boyumdan büyük lafları eklememi sağlamayacak. Bu para; beni şevkim, tutkum tükenene kadar yolda tutacak. Bu para; beni ve 42 litrelik çantamı, parasız gezdiğini iddia edip üstüne üstlük bunu marifet sanan insanlarla, binlerce dolarını birkaç ay içinde un ufak edip paşa paşa başladığı yere dönen insanların arasında tutacak. Kimilerine göre konforsuz bir seyahat anlayışımın olduğu doğrudur. Ama konforumu düşünmeye devam etseydim; annemin masama bıraktığı çerezin, aynı mekanlarda aynı insanlarla yapılan ucuz sohbetlerin, kısa mesafelerde bile kullandığım arabanın yarattığı bağımlılıktan kurtulamazdım. Kurtulduğum bağımlılıklar başka bir bağımlılığa yol açtı. Seyahat etmek ya da gezmekten de ötesi... İlk defa kendi seçimim olan bir bağımlılık. Daha yola çıkmadan sorulan dünyanın en saçma sorusu "vizeleri nasıl alacaksın" a verdiğim "yolda alacağım, a ülkesi vermezse b ülkesinden alırım" cevabı bile bağımlılığın başladığının habercisiydi. Şimdi bu kadar safsatayı okuduktan sonra hala bana "para?" Diye soruyorsan bu resme tekrar bak. Fotoğrafta ne görüyorsun? Fotoğrafın bulanıklığıyla ilgileniyorsan zaten anlaşmamız mümkün değil. O bahsettiğim güzel vagonlarda büyük büyük çantalarıyla uzanmış halde bir yığın yabancı varken Gecenin 2'sinde ayakta ya da yerde uyuyan bu insanların arasında neden tek yabancının ben olduğumu merak ediyorsan doğru yerdesin. Peki ben neden gittiğim hiçbir yerde yabancılık hissetmiyorum? Belki de tutkumun uzun süre canlı kalacağını bildiğimden dolayı konforumu umursamamamdandır. Neyse... Tren yavaşladı. Sonra görüşürüz."

https://www.instagram.com/p/BXED_UyDfD-/?utm_source=ig_web_share

evet ciddi ciddi okuyorum ben bunları (*) bu kadar şeyi okuduyup "adama bak be" dedikten sonra alttaki yorumu okuyunca da bir gülme gelmedi değil "14 saat yolculuk biraz tribe girmene neden olmuş sanırım" (*)