çocukların doktordan korkması – Tıbbiyeli Sözlük
Bazılarına ailelerinin sebep olduğunu düşündüğüm korku. Bugün bayram ziyaretine gelen kuzenimin 4-5 yaşlarındaki çocuğu biraz yaramazlık yapınca herkes bir ağızdan"doktor ablası iğne mi getiriyorsun , yaramazlık yapanları ameliyat mı edersiniz, acı şurup mu vereceksin" söylemlerine başladı. Ben kendimden korktum küçücük çocuklar ne yapsın :).Biraz konuşarak öyle olmadığına ikna etmeye çalıştım çocuğu ama gözlerime çekinerek bakıyordu hâlâ.
Bende hiç olmayan korku. Herhalde kendim de olmak istediğimden ama Leyla’dan sonra diye bir proje var kulüp olarak ilerliyor. Bu vesileyle beyaz önlüklü insanların korkunç olmadığını falan aşılamaya çalışıyoruz. Hem hasta çocuklar mutlu oluyor hem de doktorlardan korkmamaya başlıyorlar oyun falan oynuyoruz alışıyorlar.
Muayene ederken uslu durmazsan doktor ablan sana iğne yaptırır diyen, çocuğunu terbiye etmenin yolunun korkutmaktan geçtiğini sanan ebeveynlerimizin ürünüdür.



Başıma gelen her seferinde usanmadan sabırla çocukcağıza gülümseyerek "yoo neden iğne yaptırayım ben iğneyi sadece gerek görürsem yaptırırım ki bu da onun hastalığı geçsin diye onun iyiliği içindir annesi" cevabı verdiğimdir.



Siz de yapın, çocukları iğneyle, doktorla korkutanları uyarın. Çok zorda kalırsanız, çocuk asla iflah olmuyorsa, işinizi yapmanıza engel oluyorsa çocuğa iğnenin onun yararı için olduğunu güzelce anlattıktan sonra şey dersiniz "ama korkma zaten doktorlar iğne yapmaz ki gerek olursa hemşireler yapar, hiiiç de acıtmazlar" (*)
beyaz önlüğe toplum tarafından yüklenen anlamlardan dolayı değildir. preklinikler, klasik mantık okumayanlar ve evolüsyonel bilimlere hâkim olmayanlar bunu değerlendirmekte güçlük çekecek.

"uslu durmazsan, muayene ettirmezsen etc hekimler sana iğne yaparlar" demek, beyaz önlüğe toplum tarafından anlam yüklemek değildir. terminolojiyi ve semantiğini nizâmî kullanın. "beyaz önlüğe toplum tarafından anlam yüklemek", misâl beyaz önlük giyen birisinin, ilgili terimin kaplamının dışındaki yeni bir anlamla ilişkilendirilmesi ve bunun tümel düzlemde önermesel olarak ifâde edilmesi demektir. ancak toplum bu bağlamda beyaz önlüğün kaplamının dışında kabûl edilen bir anlamı ifâde etmez; bunu da önermesel olarak dile getirmez. burada yapılan; tekil düzlemde çocuk zihninde hekim nosyonunun çocuklarda ilgili aksiyona veyâ aksiyonun durdurulmasına yönelik konsent geliştirmek üzere kullanılmasıdır. hekim korkusunu ve hekim muayenesi ya da girişimlerini reddetme, ağlama, işleme tepki gösterme davranışlarında işlemin bizâtihî kendisi ön plandadır. âilenin çocukla eylem-iştirâkli interaksiyonlarının buradaki rolü ikincildir. âile hâlihazırda konsent geliştirmek üzere bir eylemde bulunmasa dâhi o çocuklar ekserîyâ muayene ve basit girişim masalarında ilişki medikal eylemi reddetmektedir. bunu en doğru bir biçimde, henüz âilesinin ve çevresinin kendisine yönelik sözlerini frontal düzlemde anlamlandırmakta yetersiz kalan çocukların, yalnızca basit bir acı veren girişimde bile bu girişimi reddetmesinden anlayabilmekteyiz. çocuğun çevresinin çocuğa yönelik dil vâsıtasıyla konsent sağlama eylemleri, evolüsyonel olarak basit bir ağrının deneyimlenmesinden daha genç bir dönemi ifâde eder. evolüsyonel prensiple baktığınızda buradan çıkaracağınız sonuç şudur; çocuk ilgili tıbbî prosedürlerden ağrı-acı tecrûbelemişse, bunu beyninin nisbî primitif bölgelerine kaydedecek ve ilerleyen zamanlardaki girişimler için kendisini subkortikal proteksiyona tâbî tutacaktır. âile isterse hekim iştirâklî bir konsent sağlama cümlesi kursun isterse de kurmasın, çocuk bunu subkortikal eylemlerinde bir yol gösterici olarak kullanmayacaktır. primitif biyoloji, frontal gelişimin tamamlandığı erişkin dönemde bile vitalite söz konusu olduğunda hemen her dâim yüksek kültürel ve sosyal düzlemde improve olmuş etnolojik proseslere dominant gelirken; sizlerin çocuklardaki hekim korkusunu alelâle kültürel devinimler ve konsente dayalı kurulmış birkaç cümleyle açıklamaya çalışıyor olmanız; açıkçası beni çok şaşırttı. demekki tıp okuyor olmak, insan biyolojisi ve evolüsyonu hakkında holistik ve multidisipliner bakışa sahip olmayı berâberinde getirmiyor olmalı. bu da benim tıp okuyanların ekserîsinin cebirsel ve evolüsyonel yaklaşımdan uzak, sosyoloji ve târih okur gibi tıp okuduğu düşünceme oldukça paralel. gabonlu pediatrik bir hastamız var idi ve bizdekinden farklı bir beyaz önlük kültüründen geliyorlardı. kanser hastası olan bu afrikalı çocuk; birkaç farklı afrika ülkesinde o kadar çok hekim girişimine mârûz kalmıştı ki, nihâyetinde türkiye'ye gelip bizim hastanemizde muayene edileceğinde dâhi henüz bizleri gördüğünde muayene masasında tepinmeye başladı. ortamdaki beyaz önlüklülere karşı âilenin çocuğa konsent tutumu çok başarılı olmasına rağmen, çocuk basit bir pansumanı dâhi yaptırmadı. kliniklerde pediatrik hasta muayene ettiğinizde göreceksiniz ki, kültürel interaksiyonların çocuk korkusunda yeri sekonderdir. acı ve korku, primitif bir his olarak kuvvetli bir biyolojik backgrounda sâhiptir. hâlihazırda çocuk, kültürel nosyonları yüksek zihnî süreçlerle değerlendirebilecek bir vazîyette de değildir. pediatrik popülasyona frontal düzeydeki cümleler ile etki edebiliyor olmanız son derece güçtür. çocuğa ilgili cümlenin tersini dâhi söyleseniz çocuk, şâyet acı deneyimlemişse hekimden korkacaktır. isterseniz hekimleri yeryüzünün en güzel, en hoş, en insancıl, en çocuksever canlıları olarak gösterin yine korkacaktır. lâkin scenario, hekimlerin son derece tatlı ve çocukcanlı insanlar olduğu unreal bir kozmosta geçseydi; bu kez siz dilediğiniz kadar çocukları hekimle korkutun, o çocuk vital perpektifte hekimden fâide görmüşse bu korkutmayı yine geri plana atacak idi.
maalesef annelerimizin iğneyle korkutmasından dolayı oluşur bu korku. özellikle de doktor sertse ve gülmüyorsa katmerlenir. genelde ciddi hava yaratsa da doktorlar özellikle çocukların yanında güleryüzlü olmaya dikkat etmeleri gerekiyor. ancak başaran çok az.