`oscar wilde`ın bilinen tek romanıdır. Yazar Öyle başarılı betimlemeler yapmıştır ki orjinal dili ile okumaya çalışırken kişiyi düşündürür.
"Herkes o sokakta yürürken 'Dorian Tilki geçiyor' diye parmakla gösterirdi"
Faust gibi Dorian da ruhunu şeytan a satmakta ve olaylar gelişmektedir.
Elimde bulunan ancak daha okumaya fırsatım olmayan kitap. başlık denk geldi, yazılanları görünce okuduğumu hemen bitirip başlayasım geldi bu esere. Hepinize teşekkürler arkadaşlar :')
Okuduğum ilk İngilizce romandır. Bittiğinde şimdi ne oldu ya diyip tekrar okumuştum, betimlemelere çok dalmışım.
bazı yerlerde malum tabloyla olan sahneler öyle etkileyicidir ki insanın içine işler. (bkz:melek yüzüne kandım)
'Bir hüznün resmi gibi,
Kalbi olmayan bir yüz.'
-Shakespeare
İmparator Hadrian'ın sevgilisi Antonius Yunan güzelliğinin simgelerinden biri sayılır. Pek çok yerde büstü vardır, zaten genç yaşta, güzelliğini kaybetmeden ölür gider. görsel
Bizim Dorian'ın da genel güzellik anlayışına hitap edecek bir güzelliği vardır. Berrak mavi gözler, altın sarısı kıvırcık saçlar, kırmızı, biçimli bir dudak, zarif bir vücut ve genel bir güzellik, saf, temizlik ve gençlik havası. Bir imparator tarafından olmasa da bir ressam tarafından keşfedilir ve Antonius nasıl Yunan sanatçıların ilham kaynağı olduysa Dorian da Basil'in öyle ilham kaynağı olur. Ressamın sanatı, doğanın güzelliklerinden bir kaynağa ulaşmıştır, gelişmekte ve en güzel eserlerini vermektedir. Dolayısıyla Basil'i başlarda Dorian'ı olduğu gibi bırakmaya çalışırken görürüz, onu etraftan kıskanır ve dünyaya pek bulaştırmak istemez. Pek çok tablo içerisinde, çeşitli kahramanların yerine Dorian'ı çizmiştir ve en son, Dorian'ı olduğu gibi, giydiği kıyafetlerle, baktığı ve durduğu şekilde çizmeye, bir portresini yapmaya karar verir. Portre bitmeye yakın ressamın bir diğer yakın arkadaşı Lord henry wotton ziyarete gelir ve Dorian'ın Basil'de ifade ettiği duyguyu ilgi çekici bulur. Dorian'ı ise daha da ilgi çekici bulur çünkü her haliyle işlenmeye, etkilenmeye açık bir çocuktur. O da sahip olduğu çeşitli düşünceleri eyleme dökmeye, bir tür deney yapmaya karar verir. Dorian'ın içinde kendi hedonizminin farkındalığını uyandırmaya çalışır.
Alışkın olmadığı acayip düşünceleri Henry'den duyan bizim saf, temiz Dorian'ımız ilk olarak biten portresindeki güzelliğine vurulur. Suda yansımasını gören narkissos'a olan şeyler Dorian'a da olur,içi titrer kafası döner bu güzelliğe aşık olur, olanca içtenliğiyle gençliği hiç solmayacak olan portreyi kıskanır ve keşkem der benim yerime o geçse, onun yerine ben geçsem. Gökteki dilek kapıları açıktır ama dorian'ın kabul olmuş dileğini elalem şeytana mal eder. Millet anlamaz, kadınlar hoşnut sayılır (ölüm döşeklerinde açılır pişmanlık kapıları), Henry'e bitmez tükenmez bir deney olanağı bahşedilir, Dorian da anlamaz ama pek çabuk kabullenir, mayasında bencillik vardır ve gençlik sadece bedeninde sürmez, 38 yaşına da varsa aldığı bazı kararlar dolayısıyla hala toy bir insanın aptallığını taşır üzerinde. Zaten Dorian'ı kötülüklere sürükleyen ebedi gençliği değildi bence, Dorian'ın kendi kötülüğüydü. Etrafındaki insanların başına gelenlerin kendi yüzünden olduğunu çok az düşündü, bundan daha da az üzüldü. Akıl hocası Henry wotton gibi insanlarda olması gereken bazı duygulardan yoksundu başta. Belki de her antonius genç yaşta ölmelidir. Doğanın bize arada bir göstermek istediği göz şenliği olarak kalmalıdırlar.
kitap sansürlüymüş. sansürlemeyin kitapları, Oscar Wilde en başta demiş zaten, hala anlamamışsınız adamı.
Sana da selam olsun yıllar önce uyarlama olan filminde izlediğim, Dorian'ın kara kaşlı kara gözlü versiyonu olan dorian!
Betimlemeler de harbi güzeldi, az kalsın okumuş olmak için okuyor, anlamadan geçiyordum cümleleri. Aklım başıma kitabın ortalarında geldi. Ne demişler geç olsun güç olmasın.
tam bir zeki genç yazar bilgeliği örneği. çok fazla monolog ve tespit içeriyor. oscar wilde bu eserini zekasının pik noktada olduğu ancak tecrübesinin henüz zekası ve bilgi birikimine yetişemediği bir dönemde yazmış olmalı.
okurken gayet de keyif aldığım ve yer yer ilk yazma girişimlerime benzettiğim bir eserdi. nostaljik.