empati – Tıbbiyeli Sözlük
zaten bu kadar boş yapıp her şeyin kaygısını çekmek de çok saçma. kadere iman ettiysen acı ama gerçek, olan her şeyde bir hayır vardır. eğer Allah olmasına izin vermişse diyebilmek lazım.

mesela Arap ırkçılığı canımı çok acitsa da bu sert tavır sayesinde kendilerinde olan bazı kötü tavırlar torpuleniyor. Türk milletinin efendi millet sevdiğini yavaş yavaş fark ediyorlar ve tepki çekmemek için kadinlari rahatsız etmemeleri gerektiğini dövüşmus kavgaymis vs uzak durmaları gerektiğini anlıyorlar.

entegre olan Suriyeli arkadaşlarım melek gibi olmuş durumda çok efendi çocuklar. zor şartlar kaliteli insanlara gebedir eminim şu an bir tarafta eski kültürlerinden gelip değişmeyi reddeden ve görgü takinmayan bazı irkdaslari ve diğer tarafta çok fazla ırkçılasmis Türkiyeliler arasında kalan çocuklardan büyük adamlar çıkacak.

diğer olan her şeyin de arkasında bir hayır var ama biz Hızır değiliz ki görelim. dolayısıyla ne yapmak lazım sayın yzy? bu kadar her şeyi kafaya takmamak lazım. işini yapmak lazım. böyle şeyler seni çok uzuyorsa gir sosyal medyaya olabildiğince farkındalık oluşturmaya calis ve batilla savaş. ama şu an işin o değil. şu an boş yapmayı bırak mind your own business.
üstteki bir yazar küçükken kitap okuyanlarda daha çok gelişmiş diyor olabilir çok kitap okuyordum da mahvolduk be abicim. tüm dünyanın derdini gereksiz yere çekiyor hissediyorum bazen

ırkçılık arttıkça Suriyeli arkadaşlarim yerine ben kaygilaniyorum kendim ırkçılığa uğramış gibi her gün kiriliyorum.

bakıyorum Hindistan'da çocuk müslüman olduğu için hocası tarafindan diğer öğrencilere tokatlanittiriliyor yine benim içim acıyor.
link

bakıyorum Filistin'de orospu çocukları her gün farklı bir vukuat işliyor.

bakıyorum twitter
yine Tr'de hem mağdur ediyorlar hem de mağdur ettikten sonra mağdur mu oldunuz diye alay ediyorlar yine cildiriyorum.

bunlar sadece bir günde okuduğum haberler.
zaten habere konu olan şeyler genelde kötü ve üzücü olduğu için haber değeri tasiyorlar dolayısıyla aslında haberleri takip etmek ne kadar mantıklı bilmiyorum. +
Her insanda olması gereken duygu.

Hukuk okuyan birinin ödev olarak en az bir hafta cezaevinde kalması

Polis olacak birinin evine baskın yapılması

Doktorun hasta yatağına yatması vb.

Örnekler çoğaltılabilir eşitliği savunmuyorum ama karşıdakinin ne acılar çektiğini de insanın bilmesi lazım bence.

Artık hayatı boyunca acı çekmemiş insanlarla doluyor ortalık.

Sokakta yediğim dayaklara bile şükür ediyorum iyi ki yemişim iyi ki ağzım burnum kan dolmuş. İyi ki yenilgi hissini en sonuna kadar hissetmişim. Şükür ki dışlanmışım. Bunların hepsi empati yeteneğimi geliştirdi.
Kendisine sahip olduğumu düşündüğüm şey. Anlatıyorum efendim, daha yeni kliniğe gecmisim ilk aldigim staj kadın dogum. Birkac gun olmus jinekoloji poliklinigindeyiz, daha once poliklinikte veya serviste gormemisim hasta her neyse. Efendim bir hasta geldi, kendisine yapilan islemin ne olduğunu tam hatırlamıyorum ama saniyorum biyopsi alinacakti. Bir köşede olayi izlemeye calisan beni Hastamiz fark etti ve dedi ki elinizi tutabilir miyim, elbette dedim.hastamiz bagirmaya, çığlıklar atmaya başladı, cok aci çekiyordu. Normalde oyle kan tutması, veya girisimsel seylerden etkilenme gibi bir huyum yoktur, onceki yillarda arada bir asindirdigim ameliyathane kapilarindan alışkınım aslında ama çığlık atan ve cok acı ceken hastaya aliskin degilmisim demek ki.(*) Iyi ki elimi tutmus çünkü hasta bagirdikca benim basim donmeye, gozlerim kararmaya basladi. elimden biri tutuyor olmasaydi orada yere dusebilirdim. (*) buna aslinda daha çok özdeşim deniliyor, hastanin yerine orada acı çektim. Neymis empatinin de özdeşimin de fazlasi zararmis demek ki. bayilsam bir de benimle ugrasacaklardi (*)
sâhip olmadığım, olmayacağım ve olmamaktan ötürü hiçbir eksiklik hissetmediğim; bir çeşit kolektivist zırvası. sosyal interaksiyonlarımızda, yüksek liberter-ahlâkî ilkelerimizin dışında hiçbir şeye gereksinimimiz yoktur. liberter ve individüalistik prensiplerden yoksun empati, sosyal interaksiyonlarda başarıyı değil; suçu hoşgörme, toplumculuk, kolektivizm, kötüye göz yumma gibi gayriahlâkî prosesleri tetikler. bizim ahlâkî prensiplerimizde empati, insanlara hoşgörü gösterme, suçluya/alçağa merhamet etme, gülümseme, vicdan, egaliteryanizm tabanlı sosyal adâletçilik, politik doğruculuk gibi bireye maladaptif yönelimler yoktur. gereken neyse, o uygulanır ve bunun için empati gibi primitif/aşağılık bir hissîyâta zerre başvurulmaz. empatiden yoksun, yüksek matematiksel ilkeleri olan liberteryenizm, toplum ahlâkı için tek yoldur.
Empati sadece bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yapmamak değildir.
Empati kendine başkasının gözünden bakabilmek hem de başkasını gördüğün çerçeveyi objektifçe değerlendirebilmektir.
Sadece kendinle ilgili durumlarda empati yapmak da insanı edilgen bencilliğe iter. Çevredekilerin huzurunu kendi huzurunuz için istemeye başlarsınız. Bu yüzden içinde olmadığınız durumları, yani başkalarının gözünden başkalarını da değerlendirerek hareket etmelisiniz.

Empati aslında bir yetenek değil vasıftır bunu dert edinenlerce edinilen. Erken yaşlarda empati yapmayı öğrenemeyenler hayatlarında benmerkezcilik, agresifite, depresyon, kararsızlık ve kafa karışıklığı tecrübe ederler sosyal çevrelerine etkileriyle birlikte.
Küçükken çok kitap okuyan bireylerin daha iyi yapabildiği bir "yetenek" olduğu kanıtlanmıştır. ülkemizde empati yoksunluğundan meydana gelen durum bence bununla alakalıdır.