bize zararı dokunan bir gerçektir. ne yazık ki halkımız iyi ile kötüyü ayırt edemeyip en ufak bir jeste dahi yalan da olsa kanabiliyor. yabancıların hakkımızdaki kötülük dolu düşüncelerini görmeyerek yaptıkları yalan bir pozitif harekete, onu bir samimiyet göstergesi sanarak kanıyoruz.
bu küçüklükten itibaren bize öğretilip bilincimize işlenen "peygamber ahlakı" "dosdoğru dürüst ol" gibi fikirlerin çok yanlış yorumlanması sonucu olan bir durum.
bu naiflik, aşırı bir saflık ve hatta enayilik olarak da açıklanabilir.
tüm dünya türklere karşı nedensiz bir nefret dolu ve kötü bir bakış açısı ile bakıyor. başta yunanlar ve ermeniler bu nefreti batı dünyasında körüklüyor. öte yandan doğu dünyasında da farslar bizden ölesiye nefret ediyor.
buna rağmen bizde sözde aptal bir "kardeş komşu yunanistan" edebiyatı almış başını gidiyor. ermenilerle çok ortak yönümüz olduğu (!) gibi saçmasapan tezler işleniyor. başka yerlerde anti türk propagandası yapan yunanlar ile kişisel dostluklar kurduğunu zanneden mankurtlarımız onları samimi zannediyor. kimilerimiz fars şovenizmi'nin 1000 yıldır türk hanedanları tarafından yönetilip kültürü şekillendirilen fars medeniyeti'nin çok köklü bir medeniyet olduğu propagandasına kanabiliyor.
kimisi de türkiye'nin iç politikasındaki dertleri dışarıya bir tarafını açar gibi ingilizce olarak sunuyor, omurgasız ve işi gücü türkleri karalamak olan yabancılara böylece koz veriyor. ülke içinde istediğin kadar tartışır ve eleştirirsin, taban tabana zıt da olursun, ama ülkeni gidip başkalarına kötüleyemezsin.
tabii ki komşularla iyi geçinmemiz barışın tesisini sağlamamız gerekir ve biz türkler'e yakışır. ama bu adamların anti-türk propagandasına enayi bir ağıl hayvanı gibi kanıp "siz haklısınız, biz kültürsüz, saldırgan ve kötüyüz" diyebilmek artık cahillik, basiretsizlik veya enayilikten çıkıp kansızlığa veya soysuzluğa açılan en büyük kapıdır.
kendini kötüleyeni başkası da almaz.
kendine saygısı olmayanın başkasına saygısı olmaz.
bu küçüklükten itibaren bize öğretilip bilincimize işlenen "peygamber ahlakı" "dosdoğru dürüst ol" gibi fikirlerin çok yanlış yorumlanması sonucu olan bir durum.
bu naiflik, aşırı bir saflık ve hatta enayilik olarak da açıklanabilir.
tüm dünya türklere karşı nedensiz bir nefret dolu ve kötü bir bakış açısı ile bakıyor. başta yunanlar ve ermeniler bu nefreti batı dünyasında körüklüyor. öte yandan doğu dünyasında da farslar bizden ölesiye nefret ediyor.
buna rağmen bizde sözde aptal bir "kardeş komşu yunanistan" edebiyatı almış başını gidiyor. ermenilerle çok ortak yönümüz olduğu (!) gibi saçmasapan tezler işleniyor. başka yerlerde anti türk propagandası yapan yunanlar ile kişisel dostluklar kurduğunu zanneden mankurtlarımız onları samimi zannediyor. kimilerimiz fars şovenizmi'nin 1000 yıldır türk hanedanları tarafından yönetilip kültürü şekillendirilen fars medeniyeti'nin çok köklü bir medeniyet olduğu propagandasına kanabiliyor.
kimisi de türkiye'nin iç politikasındaki dertleri dışarıya bir tarafını açar gibi ingilizce olarak sunuyor, omurgasız ve işi gücü türkleri karalamak olan yabancılara böylece koz veriyor. ülke içinde istediğin kadar tartışır ve eleştirirsin, taban tabana zıt da olursun, ama ülkeni gidip başkalarına kötüleyemezsin.
tabii ki komşularla iyi geçinmemiz barışın tesisini sağlamamız gerekir ve biz türkler'e yakışır. ama bu adamların anti-türk propagandasına enayi bir ağıl hayvanı gibi kanıp "siz haklısınız, biz kültürsüz, saldırgan ve kötüyüz" diyebilmek artık cahillik, basiretsizlik veya enayilikten çıkıp kansızlığa veya soysuzluğa açılan en büyük kapıdır.
kendini kötüleyeni başkası da almaz.
kendine saygısı olmayanın başkasına saygısı olmaz.