hiç gelmeyecek birisini beklemek – Tıbbiyeli Sözlük
Çok üzücüdür. Aslında başlığın içinde pek çok şey gizli. Bir kere hiç gelmeyecek diyince umutsuzluk geliyor akla. Peki bir insan neden bekler ?



Her insanın bir ruhu vardır, bir kısmı boşluklardan oluşan. Hep hissettiğimiz eksiklik bu boşluklardan kaynaklıdır aslında. Bazen insanın karşısına biri çıkar. Eksik olan her şeyini tamamlayan biri. Anahtar kilit gibi boşlukları kendi ruhuyla dolduran biri. İşte bunu anladığınız an tebrikler, doğru insan zannettiğiniz bir kişiye aşık oldunuz. Eğer siz de onun boşluklarına ruhunuzla dokunabiliyorsanız onun için de doğru insansınız ve destansı bir aşk öyküsünün iki kahramanı olmaya hazırsınız. Fakat genelde böyle olmaz. Zaten doğru insanın milyarlarca insan içinde sizle aynı şehirde, aynı sınıfta, aynı mahallede yaşıyor olması fazlaca tesadüf değil mi ?



İşte o doğru zannettiğiniz kişi öyle ya da böyle gider. Hem zaten etrafınıza bir baksanıza. Her taraf yarım kalmış ya da daha başlamadan bitmiş hikayelerle dolu. Sizinki de böyle işte. Herkes elbet gidiyor. Kimi ölerek, kimi gülerek...



Bunun ardından iki seçenek kalıyor geriye: ya yeni hikayelere kahraman olmak, ya da tıpkı final yapmadan bitmiş diziler gibi biten bu hikayeye sadık kalarak aynı sayfanın aynı satırında beklemek. İşte hiç gelmeyecek birini beklemek böyle bir şey.



Hani bazen durakta beklersiniz, önünüzden bir sürü otobüs geçer ama hiçbiri sizi gitmek istediğiniz yere götürmediği için binmezsiniz. Sizi istediğiniz yere götürecek yalnız tek bir otobüstür. Onu beklersiniz tüm inancınızla. Ama belki de o otobüs hiçbir zaman o duraktan yolcu almadı. Bunu sonradan öğrenirseniz eğer, o kadar beklediğinize değsin diye beklersiniz bu defa. Bu bir kısır döngüdür. İşte bu hiç gelmeyecek birini beklemektir.



Ya gelirse ?
insanı umudun kollarıyla umutsuzluğun pençesi arasında beşik yapan vahim durum.

acaba ateşböcekleri de bekler mi?

bir ışık uzakları yakın edip gelebilir mi?



edebiyattan ilk aklıma gelen ise;

(bkz:godot'yu beklerken)

(bkz:samuel beckett)

olup zamanla bu giri kendini yenileyecektir.
Bir ümidin yansımasıdır esasında bu bekleyiş. Geleceğine dair çok ufak da olsa bir ümit taşır çünkü insan yüreğinde. Eğer gerçekten bilseydi hiç gelemeyeceğini, beklemezdi artık. Veya onun adı beklemek olmazdı artık.

Mesela sevdiğin, çok sevdiğin birisi ölseydi eğer; yani bu dünyadaki sayılı nefeslerini tüketmiş olsaydı ve tekrar bir nefes alamayacağını kat'i olarak bilseydin, artık bekleyemezdin. Üzülürdün, özlem duyardın ama onun adı bekleyiş olmazdı.

Özlemekle beklemek arasında öyle ince bir çizgi var işte. Özlersin, çok şeyi özlersin, hiç ümidin olmasa da. Ama beklemek, sadece umduğunu bulabileceğine dair ufacık da olsa bir ümidin tezahürüdür.
vardı böyle biri. asla yollarıma çıkmamıştı ve gecelerimi bazen onu düşünmek için heba ederdim. sonra kesilen umutlar ve ayrılan yollar tamamen uzaklaştırdı beni ondan. artık her gün düşündüğüm insanı ayda 1 defa düşünür hale gelmiştim. ta ki karantina günlerine kadar. karnıma giren o sancının yarattığı "ne yapacağını bilememe hali" hala aynı tazeliğini koruyordu, ama şimdi düşünüyorum da o benim için sigara gibi bir şeydi. onun yüzünü görmek, fotoğraflarına dalıp gitmek günde 1 paket bitirmekle eşdeğerdi. insan asıl şuna karar vermeli:
"what's the difference between love and obsession?"
obsession won.
belki de artık yaşamayan birini beklemektir. hiç gelmeyeceği kesin olan bir ölüler vardır çünkü
kendine değer vermeyenlerin yapacağı eylemdir. benden gitmeyi seçmiş bir insanı bırak beklemeyi, varlığının tüm kanıtlarını ortadan kaldırırım (ekşiden alıntı)