hiç görmediğin birine bağlanmak – Tıbbiyeli Sözlük
Muhtemelen hiç görülmemiş kişinin ilk defa görülmesiyle birden bire sona erecek durum. Çünkü sanırım bağlandığımız insana yakıştırdığımız görünüş, gerçek görünüşünden çok daha öte.
bende kitap karakterleri için geçerli olan durum.



bazı karakterlere o kadar çok bağlanıyorum ki, o karakterin tüm kitap boyunca olan bölümlerini farklı bir deftere geçirip yeni bir kitap elde edebiliyorum, ben okudukça yanımdaymış gibi, ben okudukça o karakterler yaşayacakmış gibi hissediyorum. sağlıklı bir durum değil elbette. 6-7 yıl önce severus snape öldüğünde aylarca acı çekmiştim.
Çok kitap okuyanların başına daha sık gelen durum. Karakterlere görmeden bağlanmayı, onları içselleştirmeyi o kadar çok benimseriz ki günlük yaşamda da görmediğimiz kişilere aynı güven ve samimiyetle yaklaşırız. Bazen durup kendime "bi saniye ya ben niye durduk yere elin adamına bu kadar güveniyorum ki?" Dediğim çok oldu. Maalesef kitaptaki karakterler kadar zararsız olmuyor gerçek hayattaki insanlar, bunun ayrımını iyi yapmak lazım.
hiç görmediğin birine besteleri, nağmeleri, taksimleri veya şarkıları yüzünden bağlanmak diye de bir şey var. sırf onlar yüzünden kendine yakın hissettirebiliyor, anlıyor bu insan beni tanımasa da anlıyor diyorsun. müziğine bağlanıyorsun, görmediğin kişiyi gözünde büyütüyorsun büyütüyorsun, onun şarkıları ne kadar güzelse kendi de o kadar harika biridir diyorsun. beni nasıl da anlıyor kimse anlamıyorken aynı şeyleri hissediyoruz diyorsun. bu işi burada bırakmak en mantıklısı, bu büyünün bozulmasına izin vermemek lazım. o müzikler senin ruhunun derinliklerine seslenmeye devam etsin, sen de onun senin ruhunun bilinmeyen yerlerine dokunmasına izin ver. o müzisyen seni anlıyor, sen de onu anlıyorsun işte, yan yana olan bir sürü insan birbirinden habersiz yaşarken seni anlayan birileri var. bağlanmak için yeterince iyi bir sebep değil mi?
hayal gücünün kuvvetli olmasıyla ilgili olduğunu düşündüğüm şey. bazen rüyalarda farklı imgeleri birleştirip ortaya çıkardığımız karakterlere bağlanırız, bu bir yerine koyma dürtüsü olabilir
aslında hiç görmediğiniz birine bağlanmanız daha kolaydır. çünkü sizin gördüğünüz kısım o kişinin çok az bir kısmıdır ve kalan boşlukları siz kendi kafanızda mükemmel olarak doldurursunuz. ortaya aslında orada olmayan bir insan çıkar.



görseniz belki de bir hareketinden, tipinden, yaşam tarzından.. her hangi bir şeyinden soğuyacaksınız. ama görmediniz ve kendi mükemmeliniz ile doldurdunuz o boşluğu. sonuç olarak hayali bir insana bağlanmış oldunuz.



bu psikolojiye giren insanlar genel olarak duygusal boşlukta oluyorlar. okulda, aile hayatlarında ya da hayatlarının başka bir parçasında bir şeyler ters gitmiş ve gidiyor oluyor. tutunacak dal ararken kendileri bir kahraman yaratmış oluyorlar. sevmeyi sevmek ya da birine bağlanmayı değil de sadece bağlanmayı amaç edinmiş oluyorlar. ama sonuç fıss(*) (*) tabi. bir gün görüyorsunuz ya da yaptığınızın saçma olduğunu fark ediyorsunuz. toz pembe bulutlar dağılıyor.



geçen bi arkadaş şeetmiş de. ben de ordan şeettim.