istanbul’u sevmenin nedenleri – Tıbbiyeli Sözlük
Köklü tarihiyle, kültürüyle Anadolu’nun en güzel şehri İstanbul’u sevmenin nedenleri.

İstanbul’u sevmenin nedeni; sokak yemeği kültürü, Sultanahmet’te köfte, Eminönü’nde balık ekmek..

İstanbul’u sevmenin nedeni; İstanbullu kediler, kedisiz İstanbul İstanbul’da kedisiz olmaz..

İstanbul’u sevmenin nedeni; meyhaneleri

İstanbul’u sevmenin nedeni; Boğaz’ı, adaları, taksimi, Beşiktaşı, kadıköyü, şişlisi



Daha bir çok neden vardır İstanbul’u sevmenin..



Not; aklıma geldikçe yazarım
Dünya tek bir ülke olsa başkenti İstanbul olur sözüne mazhar bir şehiri sevmek için bahane çok
duyulan özlemi anlamlandırmak için sıralanan sebeplerdir.
anılardan armağan kokusu, bitmek bilmeyen geceleri..
İçinde sevdiğin birileri varsa , güzel anılar yaşamışsan seversin yoksa pek de yaşanılası bir şehir değil bence. Trafiği yoğun, insan çok, havası çok nemli, şimdi denizi de müsilaj nedeniyle kötü durumda. İstanbul'un tek güzel yanı bence manevi ve tarihi mekanları. Napolyon söylediği sözü bir komutan olarak, İstanbul'un güzelliğinin yanında esas olarak şehrin jeopolitik ve stratejik konumundan dolayı söylemiştir.
İstanbul Allah'a bir hamd vesilesidir.

Bakırköy'de dolaşırken denk gelinen arkadaşlarla birkaç dakika sonra Sirkeci'de akşama kadar oturup hasret giderebilirken, otururken yüzyılların verdiği tecrübesi olan sirkeci esnafından yemek yiyebiliyorsak, Allah'ın özel yarattığı turist kızlara denk gelip kahkaha atıyorsak,(*) canımız sıkılınca Fatih'in derinliklerinde dolaşıyorsak, kah cerrahpaşa'da Anadolu'nun bağrından gelen gözlerinden zeka fırlayan abilerle köfte yiyorsak kah vatan caddesinde tavuklu pilava ketçapımızı sıkıyorsak kah İstanbul Üniversitesi'nın etrafında dolaşırken tarihin kokusunu içimize çekerken birden karşımıza Süleymaniye çıkıyorsa abdest alıp namaz kıldıktan sonra karşıda enfes bir kuru fasülye pilav yiyorsak yerken bize kuru fasülye ısmarlayan Yusuf abimizin ruhuna bir fatiha daha yolluyorsak bu gibi imkanlara vesile olan şehri niye sevmeyelim?

Fatih cami'sine gidip her milletten insanla beraber namaz kılıyorsak, at pazarındaki cafelerde bir tarafta Berkecanlar diğer tarafta şeriatçı agalarla muhabbet ediyorsak (*) her yerde gördüğümüz güzelim kedilerin boynunu okşuyorsak Agd binasına girip birden modumuz yükseliyorsa, Muhammed Emin Yıldırım gibi değerli alimlerle muhabbet etme imkanımız oluyorsa (*) gece balat sokaklarında Ahmet Kaya şarkılarını bağıra bağıra söylüyorsak Haliç'te oturup ah ulan istanbul bizden adam olacak mı acaba yoksa bizi de mi yutacaksın diye düşünüyorsak video

bu nadide şehre neden aşık olmayalım?

Karaköy'de çok takılmadan (*) kabataşa geçip deniz kokusunu soluyorsak elimizde dürüm yerken boğaza bakıyorsak dev ağaçların ve dev duvarların arasından geçiyorsak birden karşımıza vodafone arena çıkıyorsa 2016-17 sezonun'daki şampiyonluk ve o şampiyonlukta kalabalıkta üzerimize birden yığılan sarhoş dengesizler aklımıza geliyorsa (*) beşiktaş'a varınca birden arkadaşların sigara içip bağıra bağıra Müslüm söylediği bizim de gülüp onları izlediğimiz tepeler aklımıza geliyorsa her ne kadar günah işlesek de yine de alnımızı yere değdirdiğimiz Beşiktaş'ın çarşı girişindeki ya da kuytularındaki camilere bir kez daha gidip bir kez daha görevimizi layığıyla yerine getiremiyor olmanın verdiği bilinçle beraber namazımızı eda ediyorsak sahilde Üsküdar'a ya da Çamlıca camisine bakıp oraların o güzel manevi atmosferi aklımıza geliyorsa biraz daha ilerlediğimizde Yıldız sarayını ve eskiden bize okuldan kaçmada yarenlik eden ağacımızın üstüne teller asıldığını görüp hey gidi günler diye ah geçiriyorsak okulumuzun sahasını görüp o sahada yapılan çoşkulu tezahüratlar aklımıza geliyorsa sefahetin en derininde olup kendini muhafaza etmeye çalışan şu anki halimizden daha iffetli olan gençliğimize bin şükür ediyorsak kafasını eğmiş kulaklığında Ahmet Kaya çalan ve efkarlı efkarlı ders çalışan geçmişimize selam ediyorsak sonra Yıldız Parkına gidip padişahların eski takıldığı mekanlarda takılıyorsak denizi altımıza alıp hey gidi hey akıp geçiyor zaman diye düşünüyorsak... milyonlarca insanın milyarlarca anısına yarenlik etmiş bu şehri neden sevmeyelim?

Karşıya geçer geçmez ruhumuzun derin bir oh çektiğini duyuyorsak mihrimah camii ile valide sultan camilerinden sırayla uyumlu bir şekilde okunan güzelim ezanı dinlerken mest oluyorsak Şemsi PAşa camii ve yanında aylarca saatlerimizi içinde geçirdiğimiz kütüphaneye bir selam çakıyorsak bu sefer de Üsküdar'dan Beşiktaş'a bakıp Süzer plaza'yı bir gün satın alma hayalleri kuruyorsak(*) sabah namazına Aziz mahmud Hüdayi'ye gidip kendimizden geçiyorsak fethi paşa korusunda çayımızı içip profiterolümüzü yerken gülüşüyorsak aşağıda cennet hurmaları ağaçlarından hurmaları toplamaya çalışıp üstümüzü başımızı mahvettiğimiz günler akıllara geliyorsa balıkçılar pazarından muhteşem turşular ve balık alabiliyorsak teşhircilik yapmadan zerafet ve nezafet içinde giyinmiş kızlar bize evlenme hayalleri kurduruyorsa bu güzelim şehri neden sevmeyelim ki?

Şu anlık senden ayrılmak istiyorum İstanbul. kendi halkımın özgür olduğu bir gelecekte görüşmek üzere..