kardeş katli – Tıbbiyeli Sözlük
Osmanlı padişahlarından fatih sultan mehmed'in koyduğu kanun ile beraber osmanlı hanedanı içerisinde taht için kardeş öldürmeye cevaz veren sistemin ortaya çıkardığı sonuç.
Kanun metni:
"Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem içün katl etmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz itmiştir. Anında amil olalar."

Sen kalk doğu romayı yok et ama gel gör ki kardeşler biribirini katletsin bu normaldir de bunu da islam alimleri zaten kabul etti de.şimdi amerikanın ne suçu var?

"ve her kim devlet-i ittihadiyenin(birleşik devletlerin) riyasetine(başkanlığına) müyesser ola, nizam-ı cihan içün, herc-ü merc(terörist) edenleri avlaması münasiptir. ekser ulemayı kitap ehli bunu tecviz edip devlet-i islamiyyelerin cümlesi herc-ü merc'e püştivan(destek) olmaktadır"
İlk kayser-i rum ,ikinci mehmed tarafından vacip olarak belirtilen dehşet verici bir osmanlı geleneği.



Bir çok tarihçi arasında büyük tartışmalara neden olan olay..

Fikrimce insan öldürmekten daha iyi çözümler üretilebilirdi ki cem sultan olayı da ölümden doğal olarak korkan cem in bir ürünüdür.

Az eşlilik ile gelecek olan az sayıda çocuk olması buna muhtemel bir çözüm olabilirdi fikrimce.

Fertil bir tek eş ile ömür geçirecek bir padişahın sınırlı sayıdaki çocuğu daha iyi olurdu.

Çok eşlilik ise ayrı bir konu.



(bkz:valide sultanların devlet yönetimine etkisi)
selçuklular ve moğollarda ülke, ölen hükümdarın oğulları arasında paylaştırılıyordu. veraset sistemindeki bu belirsizlik söz konusu devletlerin uzun süreli olmasının önündeki en büyük engeldi. osmanlı'da da fetret devri bunun en açık örneğidir. on bir yıl süren iç savaşta osmanlı ilk defa ciddi bir şekilde yıkılmanın eşiğine gelmişti.



kardeş katlini yasallaştıran padişah, fatih sultan mehmet'tir. boğarak öldürme en yaygın yöntem olmuştur. böylelikle kan dökülmemiş oluyordu. kardeş katli uygulaması üçüncü mehmet'in 19 kardeşini boğdurmasıyla zirveye ulaşmış ve kardeş katli uygulaması sonlandırılmıştır. şehzadelerin sancaklara gönderilmesi bitmiş, ekber ve erşad uygulaması sonucu şehzadeler kafes usulüne göre tahta çıkmaya başlamışlardır. sarayda sıkışıp kalan şehzadeler devlet işlerinde tecrübe edinememiş. kafes usulüyle tahta çıkan padişahlar çoğu kez devlet yönetiminde yetersiz kalmışlardır.
anlam versemde bir türlü hak veremediğim olay. yani başka yolu yok mu? ilerleyen yıllarda ekberi erşed denenmiştir gerçi ama buda başka sorunlara sebep olmuştur.
insan beyni de düşünsel ve hatta anatomik olarak evrilen bir antite, dolayısıyla eskiden insanları zaptetmek daha zordu ve savaş ve isyanların getirdiği yıkımlar bilinmekteydi. o devirlerde diğer ülkelerde cereyan eden olaylar düşünüldüğünde (mesela ingiltere kralı henry tudor'un emirleri veya vatikan'da papa'nın sarayında olanlar vd. pek çok şey gibi) o çağın gerçeklerine göre çok da aykırı sayılmayacak bir uygulamadır. tarihi şimdiki düşüncelerimiz ve değerlerimizle değerlendiremeyiz.
murad hüdavendigar döneminden beri olduğu bilinen bir uygulama olan kardeş katli ii. mehmet (fatih-hüküm.1451-1481) tarafından kodifiye edilmiştir.
"Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem içün katl itmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz itmiştir. Anında amil olalar."
usülü kansız bir biçimde iple boğma idi. bu strangülasyon stili gözden düşen veya ihanet eden sadrazamlar, vezirler ve diğer üst düzey yöneticilere de uygulanmıştır. örneğin en meşhur örneklerden merzifonlu kara mustafa paşa 1683 yılındaki ikinci viyana kuşatması'nda haris hamleleri ve sobieski tehdidini dikkate almayışı sebebiyle türk ordusu'nun dağılmasından sorumlu tutulduğundan belgrad'da iple boğdurulmuştur.
padişah birinci ahmet devrinde (1603-1617 yılları arası hükmetmiştir) osmanlı ailesi için kardeş katli uygulamasına teorik olarak son verilerek ekber erşed yani en yaşlı ve aklı başında olanın tahta geçmesi sistemi getirilmiştir. fakat akıl gitmiş baş kalmıştır çünkü aynı zamanda sancaklara çıkma ve bir vali olarak devlet yönetimi hakkında staj yapma geleneği de son bulmuş, şehzadeler sarayın içinde hapis hayatı sürmüşlerdir. buna kafes usulü denmiştir. böylece çoğu delirmiş ve 17. yüzyıldan sonra deli padişah görülme insidansı artmıştır. (konu açılmışken son deli padişah da 1876'da birkaç aylık kısa bir saltanat süren beşinci murat idi, tahta çıktığında tebaalarını temsil edip biat etmeye gelen imam, rum papaz ve yahudi hahamı adete aykırı olarak şapur şupur yanaklardan öptükten sonra engellemeye çalışanların elinden kurtularak sarayda bir havuza atlayıp yüzmüştür.(*))...