komite gecesi – Tıbbiyeli Sözlük
Komiteden önceki son gecedir. Bir garip tıbbiyelinin zihninin kontrolünü tamamiyle bıraktığı, okuduklarını anlamaya çalışmadan direkt hafızaya yığmaya çalıştığı azap dolu gece. İç ses Bir yandan yat uyu çalıştıklarını da unutacaksın derken diğer yandan daha farma var, pato var nereye gidiyon daha diye isyan eder. Kahveler çaylar son damlasına kadar etki etsin diye dualar edilir ama komite haftasının tüm yorgunluğuna dayanmayan Bünye "ee yeter bu kadar yatıyom ben yarın sabah bakarım özetlere." Diyerekten yavaştan yatağa doğru yol alır. Bir daha bakılamayan unutulup giden özetler...



Bir de son gece Sözlükte takılan insanlar vardır. onlara küçük spotlar verin. ( yazar burda beyninin ini Komiteye ayırdığı için cümlenin sonunu nasıl toplayacağına karar veremiyor.)
Psikolojinin buhranlar içine düşüşünün pik yaptığı gecedir. Her yer not. Her yer ezberlenmesi beklenen şey. Her yer komite. Her yer ders. Bıktım hepinizden demeye sebep olur. Bu sistemi hazırlayanın, işletenin, devam ettiren herkesin ne kadar beceriksiz bir iş yaptıklarına yakınır durur ama her şeye rağmen çalışmak zorunda oluşunla birlikte o beynin patlasa da devam edersin.
İşte tam da şu andır. Vicdanım çıkmışlara son kez bakmamı söylerken aklım beni durduruyor(nasıl akılsa artık swh) olduğu kadar olmadığı kader moduna bağlayıp kendi kendimi sakinleştirmekte ve teselli etmekteyim.
Aksine sınavda size 10 puandan fazlasını kazandırabilir. Neden mi? Çünkü bu vakitler tam olarak tekrar vakitleridir. Yeni spot bilgiler edinilebilir ama en iyi değerlendirme şekli tekrardır.
Komitelerde karşılaştığım çok soru bilirim, "evet ben bunu biliyorum ama nereden biliyorum, hatırla ulan hatırla" diye beynimi alt üst edip cevabını bulamadığım sorular. Oysa o dersi çalışmıştın. Ne oldu? Tekrar etmedin ve sinapsların eskidi, sağlam bir yol oluşturamadın ve sınavda da geri çağıramadın.
Peki ne yapmak gerek? Birincisi, buhranlardan çıkmak gerek. Elim ayağım titrerdi benim ama bunların anlamsız olduğunu idrak ettim artık. Elimde 12 saat var, 6-7 saatini uyusam, net 5 saat kalır. Çok iyi kullansam da 5 saat, berbat geçirsem de. Elim ayağım titrese de 5 saat, uyuyup dinlensem de, açıp dizi film izlesem de.
Bir kere eğer vücudu adrenalin bombardımanına uğratırsanız, hafızaya bir şeyler koymak imkansız gibi bir şey oluyor. Bu bir kısır döngüye giriyor: hıfzedemedikçe daha da telaş ediyorsunuz. Teta dalgalarınız bütün bedeninizi sarıyor. Elde var sıfır.
Biraz rahat. Kesemizdeki paranın bilincindeyiz. Artık bu parayla ne alabilirsek rızkımız da odur deyip yola devam edeceğiz.
5 saatle ne yapabilirsek bizim için o vardır bundan sonra, keşke 10 saat olsaydı diye efkârlanmak beyhude. (bkz:ders çalışma hızı)
Sınavı kaldırıp bir rafa koyuyoruz ve sadece önümüzdeki notlara odaklanıyoruz. Yarın sınavda ne olacağını, yarın sınavda düşünürüz. Şu an onun vakti değil. Şu an karşındaki notun tekrar vakti ve kendini tamamen onu öğrenmeye vermelisin. Hadi aslanım. Göreyim seni.
Bu motivasyon, bu rahatlık sınavda da özgüven verecektir diye umuyorum. Nihayetinde güzel neticelenmiş bir sınav... İnşaallah...