kütüphane adabı – Tıbbiyeli Sözlük
efendiler!



Şimdi bu başlığı feste neden açtı? elbette ki bir tıpçının hayata bağlayan iki temel damarı vardır; kahve ve kütüphane (Ben evde çalışırım diyenler için odasını, ben çalışmam diyenler için de ebesini buraya ekliyorum).



"nedir bu adab eyy feste? aydınlat!"



hapır hupur yemek yenmeeeeğz. (yankı efekti açık)

sakız patlatılmaaaaz.

oha kanka bu saate kadar mı duracaksın yat uyu denmeeeez. çok çalıştın denilmez. (demoralize ettin de eline ne geçti? rakip mi eliyorsun?)

kronometre cihazında alarm kurup da ortada bırakılmaaaz.

fısır fısır konuşulmaz.

yer tutup da gelmeyip, hakka da girilmez.
Yukaridakilere katilmakla birlikte bir iki oneri

Sandalyeler carrrt diye çekilmez

Kisi kendisini kutüphanede çalışmak için ayarladıysa ses çıkartan ayakkabılar seçilmez

Toplu ders çalışmak için ayrı bir bölme yapıldıysa yan yana 10 kişi toplanıp da çalışılmaz
ulan dönem 1 ler, zaten kalabalıksınız ve zaten dersleriniz nispeten daha kolay ve onu geçtim çalışsanız alın bütün masaları kullanın ama çanta bırakıp hatta sadece bi tane kalem bırakanını gördüm ya, millet orda tus çalışıyor, staj çalışıyor ne diye milletin moralini bozuyonuz, kaç kişinin "kütüphane bugün de dolu aq "diyip şevkinin kırıldığını biliyor musunuz
her kütüphanede olması gereken adap. lütfen kokulu ve ses yapan şeyler yemeyin içmeyin. özellikle kraker hiç yemeyin.

ders çalışasınız da yoksa bön bön etrafınıza bakınıp milleti kesmeyin. bir değil birden fazla insanın dikkatini dağıtıyorsunuz sürekli etrafa bakınarak.

telefonunuzu nolur sessize alın, çalıyor bi de açıp kanka ben seni sonra arayacağım diye bağırıp kapatıyorsunuz hayır konuşsan daha iyi böyle deyince bizi düşündüğünü falan mı belirtiyosun?

ha bir de kulaklıktan rock müziği son ses açınca sadece siz duymuyorsunuz müziği. en az 5metrekarelik alana geliyor ses. bilin istedim. çevreye saygınız olsun.
kütüphaneye lütfen şu itemlerle girmeyiniz.

-yiyecek

-zorunlu olmadıkça poşet

-sakız

-topuklu ayakkabı

-parfüm

-parlayan çingene giysisi

-dikkat dağıtan masaüstü itemi

-otomatik sıkan oda parfümünü ayrı bir maddede belirtmek istiyorum

-bir de sigara içip girmeyin gidin bir sakız çiğneyin öyle girin içeride içmişten farkınız kalmıyor.

-kutu kola



altın kural: uzun soluklu ve verimlli çalışmak için arkadaşlarınızdan ve telefonunuzdan uzak düşün.
Telefonla konuşulmaz. Yok artık diyenler olabilir aranızda ama oturduğu yerden gayet rahat ses cikara çıkara telefonla konuşana şahit oldum. Derse gideceksindir veya öğleye kadar işin vardır. Masaya kağıt koyarsın şu saatte geleceğim diye sen gelene kadar başkaları kullanır böylece yerini
Tamam herkesin birbirine saygısı olsun ama bu despotluk ne allasen? Sırf bu kasılmalar yüzünden kütüphanede çalışmıyorum. Sağa sola bakma, girip çıkma nedir yahu? Dikkatiniz bu kadar kolay çelinebilir ise yandınız dostlar. Her koşulda çalışabilmek lazım diyip kaçıyorum.
Sessiz bir ortamda nasıl davranılması gerektiğini içeren kurallar bütünü. Benim için en önemli olanı yer işgal etme adabı.



Çanta, kitap bırakıp gidenler genelde üst sınıflardaki öğrenciler oluyor bizde. Hanımefendi bavul gibi çantasını koymuş masaya sabah 8'de, saat 3'te alıp gitmek için!

Bir süre kütüphanedeki görevli masayı terk edenlerin masasına masayı bıraktığı saati yazıyordu. 15 dakika geçmişse başka biri o masaya oturabilir çünkü. Sonra dayanamadı herhalde garibim, bıraktılar bu uygulamayı.

Ben kişisel bir şiar benimsedim bu konuda: sağdaki soldaki ve genelde önümdeki masanın sahibi uzun süredir yoksa ve birileri boş yer arıyorsa o boş yeri ispiklerim. Çocuk oturup sınava çalışacak birkaç saat ama birileri kitaplarını bırakıp goygoy yapmaya gittiği için oturacak yer bulamıyor kütüphanede! Döndüğünde uflayıp puflar, sonra da eşyalarını toplayıp defolup gider.

Yahu biz ders çalışmaya 10 dakika ara verip gidip bi çay içelim dediğimizde bi gözümüz saatte oluyor, geç kalmayalım diye. Sorumsuz ve saygısız insanlar her yerde.