müzik yapmak – Tıbbiyeli Sözlük
çok zevkli bir aktivitedir. ruhundan bir parçayı yaratmak, hayata geçirmektir.
her müzik alanında olabilir. benimkisi ise halk müziği... bu türle 9 yıldır ilgilenen bir tıbbiyeli olarak bu aşamaya geldiğimi düşünüyorum. tabii hobi olarak ve kendi çapımda...
bir kaç halk müziği taslağı var aslında kafamda ama söz yazma konusunda iyi değilim. beste ile sınırlı kalıyor benimkiler...
15-16 yaşımdan, 2015-16 yıllarından beri ilgileniyorum prodüksiyonla. Önce ipadde bir uygulama satın alarak başlamıştım snare, ritm bile nedir bilmeden, o dönemler izlediğim filmler ve dinlediğim müziklerin etkisiyle Soundtrack tarzında, senfonik ve klasik müziklere özenerek bir şeyler deniyordum. Tabi çok kötüydü ortaya çıkan işler, arkadaşlarım dalga geçiyordu yaptığım şeylerle her gün dinletiyordum götürüp, baya ağrıttım kulaklarını. Ya da dinlediğim müziklerin remake hallerini yapmayı çok deniyordum sıfırdan başlayıp her şeyiyle. Müzik kulağım biraz iyiydi aslında küçüklükten ve bu şekilde temelden başladığım için de sağlam şekilde ilerlerlediğimi düşünüyorum.



Sonra edm, house denedim bir süre, yavaş yavaş olmuş işler de çıkıyordu ortaya 2017 gibi.



2016 ortalarında yurt dışı trap dinlemeye başlamıştım. 2017 gibi ağırlık verdim üretime ve 2018 gibi bilgisayara geçmeye karar verince yaptığım müziklerin de çıtası yükseldi.



3 senedir falan rap altyapıları üretiyorum ağırlıklı olarak. Onun haricinde pop, rock, alternatif gibi diğer tarzlarda da iyi işler çıkıyor ortaya. Mantığını kavrayıp kendime güvenmeye başladıktan sonra amatör olarak müzik yapan topluluklara dahil oldum ve hepimiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.



Bu sıralar profesyonel isimlerden destek aldığımız bir çalışmamız var, onu record şirketlerine götürmeye çalışacağız. Onun haricinde satışını yaptığım projeler de oldu geçmişte.



Umarım bir yerlere varabiliriz bu piyasada.
ilkokul 4. sınıfta başladı benim için bu müzik serüveni. o zamanlar çok sevdiğim ilkokul hocam bağlama çalıyordu, sınıfta bize de getirip çalardı. ben de ona özendim ve bir kursa yazıldım, çok kaliteli bir kurs sayılmazdı daha sonra sivas'a tayinci olarak gittik. iyiki gitmişiz sivas müzik ve kültür konusunda gerçekten benim için harika bir şehirdi. herkes müziğe bayılıyordu. orada bağlamamı geliştirdim, ardından orta okulda müzik öğretmenimden ney dersleri almaya başladım. neyde hızlı bir ilerleme kaydettiğim söylenebilir zaten temel müzik bilgilerini de biliyordum. orada hocam beni halk konservatuarının korosuna yönlendirdi. çok disiplinli bir şefi, çok iyi sazendeleri olan tamamen yetişkinlerden oluşan bir sanat müziği korosu ve ben ortaokuldayım. koro şefinin benden küçük bir oğlu vardı keman çalan, hatırlıyorum oralarda bir ara kovalamaca falan oynuyorduk öyle garip bir ortam.(*) ardından bir de o dönem ikinci bir koronun halk müziği korosunun içinde bulmuştum kendimi. ha diyeceksiniz o nerden çıktı, babam sağ olsun. o koroda da bağlama çalıyordum, ama neye başladığımdan itibaren belli bir süre sonra ney, bağlamanın önüne geçti onu da farkındayım. mesela şu an da ortaokulda çaldığım kadar iyi bağlama çalamadığım kesin. sonra efendim liseye geçtim, orada da derslere falan girmedim çok fazla. lise 1-2de her dönem yapılacak bir etkinlik bulunurdu, şehitleri anma gününde şöyle bir şiir okutalım sen de gel neyinle eşlik et, şu şarkıları birkaç kişilik grupla birlikte çalın solist de bulduk, mezuniyet gecesi okul grubu bir şeyler çalın. lise 2de hatırlıyorum beraber çaldığım 3 korom vardı zaman da bol olunca okuldan da nefret edince güzel deşarj oluyordu(*) 11de okul da değiştirince bu işlerden elimi eteğimi çektim. yalnızca benim minnoş yaşlılar koromda(yaş ortalaması 55 falan) çalar oldum. oradaki sorun da yeterince iyi sazende olmaması. bir şeyler öğrenebilmek için işi sizden daha iyi bilen birilerini görmek zorundasınız.
sonra ünversite döneminde ilk iki yılda yine hareketli zamanlar oldu benim için, beraberinde üniversite korosuna da başladım. ama bu çaldığım korolarda benim için artık eksik olan şeyi hissetmeye başladım. lisede kurduğumuz grupların hiçbirinin tadını alamıyordum. hepsinde ortamlarını yıllar önce kuran yaşımdan çok büyük insanlar vardı, ve hadi bir şeyler çalalım diyebileceğim insanların tamamı 35-65 yaş arası erkeklerdi(*) neden bu kadar az kadın sazende var anlayabilmiş değilim hala. olanlar da genelde alt seviyede amatör veya ben öyle denk geldim. çok iyi anlaştıklarım da vardı, mesela bir emekli udi abi vardı eskileri anlatırdı hep, 15 dakikalık aralarda zor eserleri önüne götürüp abi şunu bir deneyelim mi dediğim kanuncu bir abi vardı ama muhabbet bir yerden sonra ilerlemiyor işte(*) özellikle üniversite korosunun sazendeleri tamamen profesyonellerdi ve onlara uyum sağlamak bana çok şey kattı. yaşıtım olan üniversiteli koristlerle anca boş muhabbet yapılıyor, onlardan hiç bahsetmiyorum zaten(*) ama artık çok yalnız kalmaya ve sıkılmaya başlamıştım saz çalışmalarında, baktım dersler de ağırlaştı bıraktım. onun dışında sınıf arkadaşlarımdan gel bir gün uzun tırnaklı cumhuriyet teyzelerinin olduğu sokağa çıkıp bir gün sokak müziği yapalım veya oturup bir şeyler çalalım teklifinde bulunduğum arkadaşlarım da pek istekli görünmediler. sanat müziği, halk müziği pek yaşıtlarıma hitap etmiyor anlıyorum. ama gelin hüzzam peşrev çalalım demiyorum ki, kulaktan çalıyorum zaten duyduğum şeyleri. yani demem o ki bu işten bir süredir almak istediğim zevki alamıyorum. keşke öyle bir çevrem olsa, otursak arada bir şeyler çalsak söylesek ama yok. malesef yok. hele bu pandemide 55 yaş korom da toplanmaz oldu. kardeşlerim desen uyuzlar zaten. tek başıma bir şeyler yapıyorum arada onun dışında çoğunlukla kardeşlerime müzik çalıştırıyorum. halbuki fakülteye başlarken acaba konservatuvar ve fakülteyi aynı anda götürebilir miyim diye düşünmüş, sonra bulunduğum şehirde türk müziği konservatuvarı olmadığını duyunca yıkılmış insandım ben(*) fakültemizin hemen yanında batı müziği konservatuvarı vardı arada dinlemeye giderdim arada. her sabah okula giderken acaba konservatuvar okusaydım her şey daha mı farklı olurdu diye düşündüğüm zamanlar... şimdi ise son sınıfım, gidiciyim. öğle arasında konservatuvar dersliklerine girmek için zar zor izin alıp en arkada dinlediğimiz günler geldi aklıma. hey gidi günler.

bundan sonra ukuleleye başlamayı düşünüyorum. tabi müsait bir zamanda.
diyeceksiniz bu nasıl entry diyeceğim içimi dökmem gerekiyordu. yazmak rahatlattı valla.
tanım:13 yılımı harcadığım aktivite