nöbet tutmak – Tıbbiyeli Sözlük
Bir tür tıbbiyeli işkence silahı. Tek başına tutulanı daha can sıkıcıdır. En can sıkıcı olanı ise gereksiz yere uyandırılıp "hocam hasta çubuk kraker yiyebilir mi?" Denilmesidir.
bir gün sabah 7:30'da mesaiye başlayıp sonraki gün akşam 7:30'da çıkarak, 36 saatimi elimden alan uygulama. akşam eve git, bayılır gibi uyu, sabahın köründe kalk yine işe git. haa günaşırıdaysan o gün de nöbetçisin. evet zaman kavramın kaymaya başlayacak.

sevgili hastalara not: n'olur şu toz gözünüze kaçtığı gibi gelin, 3 gün sonra gece 4'te hatırlamayın hastanenin yolunu!
asistan bir abimizin aylardan hangisindeyiz diyerek şahsıma yönelttiği soru sonucunda zaman kavramının nöbetler ile gerçekten kaydığını farkettiğim eylem.
Günaşırı olarak yaptığım uygulamadır. İlk başta çok zor gelir, gün yüzü göremezsiniz ama sonra zevk almaya başlarsınız daha doğrusu ortamı kendinize göre ayarlayınca zevk almaya başlıyorsunuz. başka bir seçeneğiniz yok çünkü eğer ki isteyerek bölüme gelmişseniz. Yeri gelmişken sayın tıbbiyeliler cerrahi bölümlerden korkmayın, evet nöbetler çok ve yoğun olabilir, evet gecesi gündüzü farketmeyebilir ama inanın çok eğlenceli bir de periferde çalışırken iş yoğunluğunuz size bağlı kalıyor.misal bir ca operasyonunu tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Daha birçok avantajı var, cerrahi bölümlerle alakalı sorusu olan varsa beklerim.
nöbet mevzuundan zevk alanları tebrik ediyorum ki bi bu olgu ben benden alan aklımı karıştıran gecenin beşinde noluyo lan dedirtendir.

tamam sevdiğin iş sevgiğin bölüm masalları çok güzel hoşda bunlarında seni yuh dedirtecek trigger zonları var.

saçma salak sebebten laf anlatmayua çalıştıkların önüne gelince dersin belki.

haketmediğin şekilde davranıldığında dersin o yuhu.

nöbet işi iş değil ya alice harikalar diyarından 50 metre ileriye taşındı let s wake up
henüz ayda max dört tane denk geldi ama sevdim ben bu işi. gece daha sakin geliyor her yer. hani bazen klinikten kantine inerken geçtiğiniz koridorlar yarı karanlık yarı aydınlık oluyor ya.. ya da artık hareket iyice kesildiğinde sabah adım atamadığınız yerlerde volta atarak telefonda konuşmak çok keyifli bence.



ama sanırım sadece bana öyle geliyor. sabah devrederken soruyorlar nasıl geçti diye yanımdaki arkadaşım "berbat! derken ben aynı anda "güzeell.." diyorum. yorulmak da güzel ki sonuçta. uyuruz geçer.
Sabahın ilk ışıklarıyla beraber hastanenin penceresinden nöbeti devralıcak arkadaşını beklersin,sevdiğinin yolunu gözler edasıyla.Gözler hafif yaşlı,üşüyorsun,dışarda rüzgardan sallanan ağaçları görünce bir kat daha artıyor üşümen.Bir yandan saati kontrol ediyorsun,hastalar sabh kahvaltılarını bitirmek üzere.Yeni bir gün başlıyor,senin içinse gece.Ve o da ne:"geliyor,geliyor gönlümün efendisi" Yeşilçam filmlerindeki gibi ona doğru koşup sarılmak istiyorsun ama yorgunsun.Tek yapabildiğin masum ama yorgun bir tebessüm göstermek.Günaydın dersiniz birbirinize,klasik "nöbet nasıldı" muhabbetleri yapılır.Ardından "kolay gelsin" diyerek John Snow edasıyla içinden "my watch is over" diye haykırarak eve gidersin
bir yaştan ve özellikle evlenip bir de çocuğunuz olduktan sonra oldukça zor gelen ve hele ki uzmansanız sorumluluğu da arttığı için ayrı bir stres kaynağı oluşturan durum.



acilde iken çok da zor gelmezdi. hele ki bekâr iken. nöbet ertesi hastanenin bir köşesinde uyuyup devam ederdim güne güle oynaya. devrettiğin an işin bitiyordu hastane ile. birkaç nöbet blok tutulup gün boşaltılıyordu.



asistan doktorken de ayda 10-11 nöbet tutulan zamanlar hariç gene tolere edilebilirdi. primer sorumluluğun yok, hep danışabileceğin, topu atabileceğin birileri var.



ama uzman olduğunda iş çok değişiyor. normalde yükseldikçe biraz daha rahatlaman gerekirken tam tersine hem sorumluluk hem de yük artıyor. branş nöbeti tutulan bir hastanede iseniz acilden sürekli hasta danışılır. yatırdığın hastalar olur. arada kalan ya da başka branşların hastası olmasına rağmen cebren ve hile ile sana yatırılmak istenen olur, onunla boğuşursun. servislerden konsültasyon atılır. mavi kodlar havada uçuşur sabahı zor edersin.

sabah olur hastaneden gideyim dersin ama gidemezsin. ertesi gün nöbet izni yapayım dersen nöbet parası alamazsın. performansından eksik kalırsın. hem zaten yatırdığın hastalarına da vizit atmak zorundasın. komplike hasta yatırdıysan stabilleyene kadar aklın onda kalır eve gitsen bile servis hemşireleri en kötü ihtimalle yarım saatte bir arar.

çalışınca da o yorgunlukla poliklinikte onlarca hasta ve yakını ile boğuşursun. gün bitmek bilmez.



hadi diyelim ki evde icap nöbeti tutuyorsun o da zordur. telefondaki meslektaşına güvenmek zorundasındır. kalkıp hastaneye gitsen bir türlü, gitmesen bir türlü. telefonlar susmaz.



velhasıl kelam doktor oluyorsan gençken gene çekiliyor ama yaş ilerledikçe hele hiç çekilmiyor.
"Her şeyin başı" olduğunu ispatlamak ister gibi, saatten bağımsız sağlığa ulaşma isteğinin ürünü ve bu hizmetin devamlılığı için ihtiyaç duyulan sistemdir.



Nöbeti devralacağınız meslektaşınızı bekletmemek için gösterdiğiniz çabanızla,

Ne yaşarsanız yaşayın, hastayı iyi etmek amaçlı dokunan ellerinizle,

Mavi kod veya hastanızın durumunda herhangi bir bozulma duyduğunuzda hızlanan kalbinizle,

Konsültasyonlara koşan ayaklarınızla,

Nöbet sonlarına doğru yorgun tokanızın artık tutamadığı dağılmış saçlarınızla,

İyi ki varsınız.



Herkes konuşuyor

Daha nöbet tutmayı bırakın, ömründe sadece 24 saat bile uyanık kalmamış insanlar dahil herkes nöbetin çok da şey olmaması hakkında konuşabiliyor

Yolda giderken 'neden baktın' kavgasına tutuşup ağız-burun kıran herkes iyileştirmek hakkında konuşabiliyor

Sevgilisiyle tartıştığı için ambulans çağıran herkes insan hayatını kurtarmada saniyelerin önemi hakkında konuşabiliyor

Homoseksüel insanları gördüğü yerde linç etmek için hazırda bekleyen herkes hastalara eşitlik hakkında konuşabiliyor



Yani diyeceğim o ki, konuşulanlara bakmayın siz. Kimse samimi değil, hiç de olmadılar. Bazılarının laflarında kötülük eksik olmayacak. Ellerinde de şiddet. Hedefi siz olmayın isterim meslektaşlarım, hiçkimse haksızlığa uğramasın isterim.



Nöbet tutmaktan buralara kadar gelen düşüncelerim, kırgın yüreğim, yüreğimiz artık iyileşsin isterim.