başta ben dahil hiçbirimizin az kitap okumasının gerekçesi değil elbette ama diyeceğim şu ki; edebiyat denilen şey ayağa düştü.
zaten ergen hitapçısı şairlerden bahsetmiyorum bile. fakat özellikle bu, yaşadıklarımı kaleme aldım safsatası aldı başını gidiyor. uluslararası ilişkiler okuyan bir arkadaşımdan bana kendi alanlarında da referans olan kitaplardan birkaç tane önermesini istedim. sağolsun söyledi o da. bakmak ve satın almak için `kitapyurdu`na girdim. alışverişimi tamamladım, sonra bir de (bkz:yeni çıkanlar) butonuna tıklamak istedim. yeni çıkan kitaplardan bazıları:
otuzbeş'i beklerken.
benim dinlediğim zamanlarda, alem fm'de yayın yapan programcı `nihat sırdar`ın kitabı. açıklama kısmında şöyle yazıyor: Otuz Beş’i Beklerken’le hayatı ıskalamayan bir dille İstanbul’un o eski sokak aralarında dolaşıyor, dükkân önlerinde top koşturup misket oynayan çocuklarla zamanın uçuculuğuna keskin bir parantez açıyor. Söyleyecek bir sözümüzün her zaman olduğunu hissederek yapıyor bunu.
Artık Kocamustafapaşa 35 C Taksim tabelalı otobüse atlayıp Nihat Sırdar’la zamanda bir yolculuğa çıkma vaktidir.
abi sen bunu neden yazdın şimdi? bu kitap bana ne katacak? veya kelime hazneme ne katabilir fazladan? evet belki peşin yargıda bulunuyorum, fakat atıyorum sen orda tahinli çörekten bahsettiysen ve de bunu edebiyat adı altında yutturmaya çalışıyorsan, biz bunu yemek zorunda mıyız? sen yeme ulan ayı diyebilirsiniz. tamam da yiyen insanlar var. onların yemesi de rahatsız ediyor beni.
diğer yeni çıkan kitapların isimleri:
yalnız seni sevdim.
sevdiğim tüm erkeklere.
aşıklar sözlüğü.
uykum kaçtı.
candan erçetin'in bebek şarkısında da geçtiği gibi; `ve daha bir sürü şey`.
ben bunu anlayamıyorum. ve bunları (bkz:sıçmık) olarak da görüyorum.
yıllar önce bi arkadaşın elinde görmüştüm de heves edip alıp okumuştum erkek halimle, `canan tan`ın `piraye` kitabını. hala küfrederim kendime o kitabı okuduğum için. çünkü bana hiçbir şey katmamıştı.
emeğe saygı mı? gerçek emek yerini bulur, sonrasında da saygıyı görür zaten. ama popüler kültür safsatası ile pompalanan ürünlere hayır!
zaten ergen hitapçısı şairlerden bahsetmiyorum bile. fakat özellikle bu, yaşadıklarımı kaleme aldım safsatası aldı başını gidiyor. uluslararası ilişkiler okuyan bir arkadaşımdan bana kendi alanlarında da referans olan kitaplardan birkaç tane önermesini istedim. sağolsun söyledi o da. bakmak ve satın almak için `kitapyurdu`na girdim. alışverişimi tamamladım, sonra bir de (bkz:yeni çıkanlar) butonuna tıklamak istedim. yeni çıkan kitaplardan bazıları:
otuzbeş'i beklerken.
benim dinlediğim zamanlarda, alem fm'de yayın yapan programcı `nihat sırdar`ın kitabı. açıklama kısmında şöyle yazıyor: Otuz Beş’i Beklerken’le hayatı ıskalamayan bir dille İstanbul’un o eski sokak aralarında dolaşıyor, dükkân önlerinde top koşturup misket oynayan çocuklarla zamanın uçuculuğuna keskin bir parantez açıyor. Söyleyecek bir sözümüzün her zaman olduğunu hissederek yapıyor bunu.
Artık Kocamustafapaşa 35 C Taksim tabelalı otobüse atlayıp Nihat Sırdar’la zamanda bir yolculuğa çıkma vaktidir.
abi sen bunu neden yazdın şimdi? bu kitap bana ne katacak? veya kelime hazneme ne katabilir fazladan? evet belki peşin yargıda bulunuyorum, fakat atıyorum sen orda tahinli çörekten bahsettiysen ve de bunu edebiyat adı altında yutturmaya çalışıyorsan, biz bunu yemek zorunda mıyız? sen yeme ulan ayı diyebilirsiniz. tamam da yiyen insanlar var. onların yemesi de rahatsız ediyor beni.
diğer yeni çıkan kitapların isimleri:
yalnız seni sevdim.
sevdiğim tüm erkeklere.
aşıklar sözlüğü.
uykum kaçtı.
candan erçetin'in bebek şarkısında da geçtiği gibi; `ve daha bir sürü şey`.
ben bunu anlayamıyorum. ve bunları (bkz:sıçmık) olarak da görüyorum.
yıllar önce bi arkadaşın elinde görmüştüm de heves edip alıp okumuştum erkek halimle, `canan tan`ın `piraye` kitabını. hala küfrederim kendime o kitabı okuduğum için. çünkü bana hiçbir şey katmamıştı.
emeğe saygı mı? gerçek emek yerini bulur, sonrasında da saygıyı görür zaten. ama popüler kültür safsatası ile pompalanan ürünlere hayır!