Fakir edebiyatı mottosu olan söylem. Bir dönem hatırlıyorum; param olsun istiyorum, diyen herkese refleks olarak bu cümleyi söylerdik.
Eskiden ben de paranın mutluluk getirmeyeceğine inanırdım çünkü çocuktum. Ailemin yaşadığı geçim sıkıntısının farkında değildim. Hayatımda önemli olan kimse tarafından henüz kırılmamış ya da yarıyolda bırakılmamıştım, o yüzden tabiki sevgi, dostluk, aşk temsili insanların hayatımda hep olacağını sanıp mutlu olmak için paraya gereksinimimin olmayacağını düşünürdüm.
Gel gör ki artık yakın arkadaşlarımın yanına ancak masraf ederek gidebiliyorum.
Hepimiz artık mutlu olmak için bir başkasına bel bağlanmayacağını öğrendiğimize göre kendimize yönelelim biraz. Bir yerden sonra zaten kendinle geçirdiğin kaliteli vakit mutlu olmak için tek dayanağın haline geliyor.
Çocukken çalmak istediğin o aleti alıp kursuna gidebilirsin, yarım kalan her yeteneğini geliştirebilirsin. En küçük tatilini yurtdışında geçirebilirsin ki yurtdışına çıkmak ufku genişleten bir şey. İstediğin gibi giyinir, istediğin evde yaşarsın. Evinde hayvanların olur ve onları doğru şekilde bakarsın. Otobüs derdinden kurtulur, uçakla gidip uzak bi şehirdeki sevdiğin konsere yetişebilirsin. Demem o ki insanların bu kadar unstabil olduğu dünyada para, bu yalnızlığı kapatmak için tek çare. Param olsaydı mükemmel bir öğrencilik ve gençlik yaşar, eve tıkılı kalmaz, bol bol gezer ve daha az yalnızlık hissi duyardım. Param olursa en önemlisi: çocuğuma “sen rahat edesin diye para kazanmak için çok çalışıyorum” psikolojik şiddetini uygulamayacak olmanın iç rahatlığı.
Eskiden ben de paranın mutluluk getirmeyeceğine inanırdım çünkü çocuktum. Ailemin yaşadığı geçim sıkıntısının farkında değildim. Hayatımda önemli olan kimse tarafından henüz kırılmamış ya da yarıyolda bırakılmamıştım, o yüzden tabiki sevgi, dostluk, aşk temsili insanların hayatımda hep olacağını sanıp mutlu olmak için paraya gereksinimimin olmayacağını düşünürdüm.
Gel gör ki artık yakın arkadaşlarımın yanına ancak masraf ederek gidebiliyorum.
Hepimiz artık mutlu olmak için bir başkasına bel bağlanmayacağını öğrendiğimize göre kendimize yönelelim biraz. Bir yerden sonra zaten kendinle geçirdiğin kaliteli vakit mutlu olmak için tek dayanağın haline geliyor.
Çocukken çalmak istediğin o aleti alıp kursuna gidebilirsin, yarım kalan her yeteneğini geliştirebilirsin. En küçük tatilini yurtdışında geçirebilirsin ki yurtdışına çıkmak ufku genişleten bir şey. İstediğin gibi giyinir, istediğin evde yaşarsın. Evinde hayvanların olur ve onları doğru şekilde bakarsın. Otobüs derdinden kurtulur, uçakla gidip uzak bi şehirdeki sevdiğin konsere yetişebilirsin. Demem o ki insanların bu kadar unstabil olduğu dünyada para, bu yalnızlığı kapatmak için tek çare. Param olsaydı mükemmel bir öğrencilik ve gençlik yaşar, eve tıkılı kalmaz, bol bol gezer ve daha az yalnızlık hissi duyardım. Param olursa en önemlisi: çocuğuma “sen rahat edesin diye para kazanmak için çok çalışıyorum” psikolojik şiddetini uygulamayacak olmanın iç rahatlığı.