Sözlük ahalisinin hakkındaki fikirlerini merak ettiğim, okumak için sözlüğe girdiğimdeyse başlığının açılmamış olmasına şaşırdığım açıklamalardır.
Evet duyan duymayan kalmasın diye önce internetten aldığım birkaç maddeyi sizlerle paylaşmam gerektiğini düşünüyorum.
- Hasta ve hasta yakınlarını dinlerken göz teması kurun.
- Hastanın derdini anlatırken sözünü kesmeyin. Dinlerken başka şeylerle ilgilenmeyin.
- Hasta konuşurken uygun jest ve mimikler kullanın. Hastanın söylediklerini onaylıyorsanız başınızı sallayın ve tebessüm edin.
- Hastaya “siz” dili ile hitap edin. Sade, anlaşılır ve hastanın anlayabileceği ifadeler kullanın.
- Uygun ses tonu ile konuşun, yargılayıcı ve genelleyici ifadelerden kaçının.
- Türkçe karşılığı bulunan kavramlar için tıbbi terimler kullanmayın.
- Yüksek dozda nasihat cümleleri kurmayın.
- Öfkelenme durumunda derin nefes alın ve sessiz kalın. Ya da derhâl oradan ayrılın.
Güzel evet bunlar iyi iletişim için gerekli birkaç temel kriter. Benim açıklamayı eleştireceğim taraf sinirlenmeyin, sakin kalın, nasihat vermeyin gibi çocuğa iş öğreten komik cümlelerden ziyade bakanlıkla olayın ne kadar farklı boyutlarında olduğumuzu bu açıklama ile fark etmiş olmam.
Biz bizi koruyun, yasa yapın, bize sözlü veya fiziksel şiddeti cezasız bırakmayın derken onların bize gülümseyin ve insanlar daha kapıdan içeri girdiklerinde kafalarında olan beklentileri karşılamadığınız için size bağırmaya başlasa bile sakin kalın demeleri. 20 gündür öksürdüğü için gece 2de acile gelene sessiz kalın, nezle olmuş çocuğuna antibiyotik isteyene sessiz kalın, başı ağrıyor diye tomografi isteyene sessiz kalın demeleri. Hastaya hasta yakınına sonsuz bir istek ve istediği için her yola başvurma özgürlüğü sunarken hekime dalga geçer gibi siz de çok nasihat vermeyin demeleri.
Tatlı söz bizi koruyacak olsaydı alçakgönüllü olamayacağım ilk benim içim rahat olurdu. Ama değil. Hiçbirimizin değil. Benim hastanemde bir hekim poliklinik yaptığı sırada odası basılıp kapı üstüne kitlenerek öldüresiye dövüldü. Bana kimse gülümseyin, nazik olun böyle dayak yemezsiniz demesin. Burda problem doktorların nezaketsizliğinin çok ötesinde. Burda problem sağlık çalışanına karşı yıllardır süregelen bu sen sus sen işini yap sen köpek gibi çalış çünkü sen bu işi para için yapmıyorsun tutumunda. Yapsan da zaten o maaşı benim vergimle alıyorsun tutumunda. Bu değişmedikçe de hiçbir şey değişmeyecek.
İnsanlara poliklinikleri, acil servisleri, her türlü tetkik ve tedavi yöntemini, hekimlerinin iyi niyetini suistimal edemeyeceklerini, etmeye çalışırlarsa adaleti karşılarında bulacaklarını iyice belletmeden yiyeceğimiz tek bir fiske bile eksilmeyecek.
Böyle açıklamalarla da gösterilen amacın aksine insanların beynine bakın hekimler bunu yapmadıkları için biz de onları dövüyoruz yani bu da bizim hakkımızdır fikrinin güzelce yerleştirilmesi de olayın bir diğer acı gerçeğidir.
Neyse ben susup gülümsemeye başlayayım. Sanırım biraz fazla nasihat içerikli konuştum aranızda beni dövesi gelenler olduysa affola.
Evet duyan duymayan kalmasın diye önce internetten aldığım birkaç maddeyi sizlerle paylaşmam gerektiğini düşünüyorum.
- Hasta ve hasta yakınlarını dinlerken göz teması kurun.
- Hastanın derdini anlatırken sözünü kesmeyin. Dinlerken başka şeylerle ilgilenmeyin.
- Hasta konuşurken uygun jest ve mimikler kullanın. Hastanın söylediklerini onaylıyorsanız başınızı sallayın ve tebessüm edin.
- Hastaya “siz” dili ile hitap edin. Sade, anlaşılır ve hastanın anlayabileceği ifadeler kullanın.
- Uygun ses tonu ile konuşun, yargılayıcı ve genelleyici ifadelerden kaçının.
- Türkçe karşılığı bulunan kavramlar için tıbbi terimler kullanmayın.
- Yüksek dozda nasihat cümleleri kurmayın.
- Öfkelenme durumunda derin nefes alın ve sessiz kalın. Ya da derhâl oradan ayrılın.
Güzel evet bunlar iyi iletişim için gerekli birkaç temel kriter. Benim açıklamayı eleştireceğim taraf sinirlenmeyin, sakin kalın, nasihat vermeyin gibi çocuğa iş öğreten komik cümlelerden ziyade bakanlıkla olayın ne kadar farklı boyutlarında olduğumuzu bu açıklama ile fark etmiş olmam.
Biz bizi koruyun, yasa yapın, bize sözlü veya fiziksel şiddeti cezasız bırakmayın derken onların bize gülümseyin ve insanlar daha kapıdan içeri girdiklerinde kafalarında olan beklentileri karşılamadığınız için size bağırmaya başlasa bile sakin kalın demeleri. 20 gündür öksürdüğü için gece 2de acile gelene sessiz kalın, nezle olmuş çocuğuna antibiyotik isteyene sessiz kalın, başı ağrıyor diye tomografi isteyene sessiz kalın demeleri. Hastaya hasta yakınına sonsuz bir istek ve istediği için her yola başvurma özgürlüğü sunarken hekime dalga geçer gibi siz de çok nasihat vermeyin demeleri.
Tatlı söz bizi koruyacak olsaydı alçakgönüllü olamayacağım ilk benim içim rahat olurdu. Ama değil. Hiçbirimizin değil. Benim hastanemde bir hekim poliklinik yaptığı sırada odası basılıp kapı üstüne kitlenerek öldüresiye dövüldü. Bana kimse gülümseyin, nazik olun böyle dayak yemezsiniz demesin. Burda problem doktorların nezaketsizliğinin çok ötesinde. Burda problem sağlık çalışanına karşı yıllardır süregelen bu sen sus sen işini yap sen köpek gibi çalış çünkü sen bu işi para için yapmıyorsun tutumunda. Yapsan da zaten o maaşı benim vergimle alıyorsun tutumunda. Bu değişmedikçe de hiçbir şey değişmeyecek.
İnsanlara poliklinikleri, acil servisleri, her türlü tetkik ve tedavi yöntemini, hekimlerinin iyi niyetini suistimal edemeyeceklerini, etmeye çalışırlarsa adaleti karşılarında bulacaklarını iyice belletmeden yiyeceğimiz tek bir fiske bile eksilmeyecek.
Böyle açıklamalarla da gösterilen amacın aksine insanların beynine bakın hekimler bunu yapmadıkları için biz de onları dövüyoruz yani bu da bizim hakkımızdır fikrinin güzelce yerleştirilmesi de olayın bir diğer acı gerçeğidir.
Neyse ben susup gülümsemeye başlayayım. Sanırım biraz fazla nasihat içerikli konuştum aranızda beni dövesi gelenler olduysa affola.