said nursi – Tıbbiyeli Sözlük
bu insanlar gelecekte doktor olacak ha? vah benim memleketim vah. GATA daki menzilci başhekim yardımcısının yeri boş kalmaz hatta her yere benzeri tarikatlardan insanlar dolar yakında.

İki yukarıdaki entryde bilgi hatası var. Şeyh Said'in torunu, Bediüzzaman'ın isyana destek vermek istediğini ama isyan erken başladı diye destek veremediğini söylüyor. Kemalistler daha hoş görsün diye gerçeği çarpıtacak değiliz.

video




Kendi tanımıma gelecek olursak bugün yine benim hayatımı en derinden etkilemiş alimdir.

Ruh olaylarına çok önem veriyorum. Hz Musa'nın asası olayını hatırlarsınız. Yahut peygamberimizin binlerce mucizesini. Her şeyden önce ortada ruhani bir savaş dönüyor.

Amma ben Müslümanlardan ya da ehli sünnetten diyeyim hâlâ çok keramet sahibi insanlar göremedim. çok yalan dolan var. En bilinen tarikat menzil ne diyeyim... İnşallah bir gün görürüm. Rüyamda İskender paşa cemaatinde tanıştığım o Seyyid akraba bana kendilerini tarif ediyordu her ne kadar siyaseten muhtemelen ayrı olsak da orayı da deneyeceğim inşallah.

Lakin ciddi manada keramet gösteren biri gördüm; onlarca kişinin rüyasına girdi, Gördüğüm en sağlam büyücüyle atışıp kendisine hiçbir şey olmadı(o büyücüyle atışanlar hepsi r yaptı ya da başlarına bir şey geldi sadece bu olayda büyücü r yaptı)

Ekşideki en ehli tarik hemen her entrysi debeye giren adama iki sayfa sövdü adam bir şey diyemedi rüyamda önüme tabanca koyuyordu o diyebilir susun dedi.

Dünyevi anlamda Türkiye'nin en başarılı insanlarından biri sayılır. Para pul zerre sıkıntısı yok ben bizzat şahit oldum. Zaten diğerlerinin tanıştığı gibi de tanışmadık.

Bu abi bana bir yol gösterdi ben bu yolu bu gözlerle gördüm şahit oldum dedi. Normalde imkanı yok bu yolun büyüsüne kapılırdım. benden hiçbir ücret istemedi sadece aklımı kullanmamı istedi. Ama işte aklım Saidi Kürdi'nin dediklerine daha mantıklı dedi. Adam kitaplarında öyle deliller koymuş ki abiyle tartışmamda başka hiçbir kitap aklıma gelmedi sadece risaleler ve onların verdiği bakış açısı aklıma geldi. Eğer risalelerle ciddi manada tanışmamış olsaydım bu abinin dedikleri her şeye inanırdım gibime geliyor. Sekerat neden zormuş bir daha anladım. İman öyle basit bir şey değilmiş.

Eğer Bediüzzaman yanlışsa hayatımın en büyük fırsatını kaçırdım. Eğer yanlışsa cidden... Bu üç noktaya yazılacak o kadar çok şey var ki.


Ama eğer doğruysa ki ben buna inandım. O gün neden rüyasında icaz-ı Kur'an'ı (Kur'an'ın mucizelerini) beyan et denildiğini anladım. O gün neden kuran-ı kerimin etrafındaki sırlar yıkılıyor anladım. Eğer kuran gitseydi her şey giderdi. Ama hayır risaleler ve risaleden anladığım Kur'an mükemmeldir. Mealini de okudum yine mükemmeldir. Risalelere zaten Kur'an'ın tefsiri deniyor. Eğer haklıysa Allah ondan ebeden razı olsun.

Ama aramızda sağlam bir fark vardı. O abi benim hayatımda görmediğim olaylar yaşamış hem ruhani hem maddi. Vefat eden insanlarla bile. Eğer inançta samimiysem yaşayıp benim de kendi inancımda şuhud derecesinde olmam gerekirdi.

Boş adamın tekiyim..
kendisinin mucizeleri saymakla bitmez, söylemekle tükenmez. fakat ben elimden geldiğince bahsetmeye çalışacağım. gayret bizden tevfik allah'tan. üstadın talebelerinden biri mucizeyi şöyle anlatır:
''bir rüya-yı sadıka
''üçüncü çağ yıl 3019'da çok acayip bir rüya gördüm. rüyamda angmarlı cadı kral (witch-king), üstadın oturduğu evin dış kapısından içeri girmek istiyordu. ben, boromir ve elrond ağabeyler, üçümüz kapının arkasında, bu herifi içeri sokmamak için uğraşıyorduk.
''fakat buna gücümüz yetmedi. witch-king bizi iterek, dış kapıdan içeri girdi. biz arkadan telaş ettik.
''bu sırada üstad elinde bir andúril ile merdivenden aşağı iniyordu.
''biz endişe içindeydik. witch-king'le üstad aşağı merdiven sahanlığında karşılaşmışlardı. witch-king, yukarıya üstadın oturduğu yere gitmek istiyor, üstad onu bırakmıyordu. tam bu sırada üstad elindeki Andúril ile witch-king'in kafasına vurmaya başladı.
''witch-king içeriye giremeden, orada düşüp öldü.
''ben heyecanla uyandım.
''ertesi günü bu rüyayı elrond ağabeye anlattım. o da üstada anlatmış, üstadımız beni çağırtmıştı. elrond ağabey gelerek,
'kardaşım, gel, üstad seni istiyor' dedi.
''beraber üstada gittik. üstad,
'gel frodo kardaşım, gel, nasıl gördün rüyayı, anlat' dedi.
''ben gördüğüm gibi anlattım.
''üstad iki dizi üzerinde doğruldu ve hayretle 'fesubhanallah! fesubhanallah!' dedi. 'bak elrond kardaşım! bak frodo evladım! risale-i nur karanlıklar efendisi sauron'un belini kırmıştır. daha belini doğrultamaz!'' diye haykırdı.
''sonra anladık ki, rüyayı gördüğüm gece witch-king pelennor çayırları savaşı'nda ölmüştü. ölümünü on beş gün kadar gizlemişler.''
Hayatımda çok önemli yer teşkil eden alim zattır.



Nurculardan hükümetin şakşakçılığını yapmalarından dolayı çok uzaklaştım ama bu asla üstad'a olan saygımın azalmasına sebebiyet vermedi. Siyasetin şerrinden Allah'a sığınırım diyen bir insanın müritlerinin zalim hırsızlara tam destek vermesi akıl alır şey değil de neyse konumuz o değil.



Tanıdığım çoğu Kemalist nedense Üstad'dan nefret etmektedir. Ben büyük boy nutuk'u üç kere bitirmiş biriyim. Üstadın kitaplarından da binlerce sayfa okumuşumdur külliyatı bitirmeme az kaldı. İki taraf hakkında da detaylı bilgim var. Ama nedense sadece bir tarafı tanıyanlar diğer tarafa acımasızca hunharca saldırmaktalar.



Bu adam kimdir diye soracak olursanız fotoğrafik hafızası olan din konusunda gelmiş geçmiş büyük alimlerden biridir. Daha küçüklükten birçok alimi ilzam edip doğuda şöhret bulmuş biridir.



Takribi 14-15 yaşlarındayken doğunun en büyük aşiretlerinden birinin aşiret reisini ve onun çağırdığı tüm alimleri ilzam etmiş biridir.

Ayrıntılı bilgi için google'a kılıç kesmez el keser yazarsanız hangi aşiretten ve aşiret reisinin ismine kadar bulabilirsiniz. Ben günde 700 sayfa kitap okuduğu günler olan biriyim bu adamın binlerce sayfa kitabını okudum ve bir tane bile yalanına ya da kandırmasına denk gelmedim. Bahsettiğim olaydan sonra aşiret reisi üstada saygı gösterip zulmünden vazgeçmiştir.



birinci dünya savaşında talebeleriyle beraber Ruslarla savaşmış en sonunda esir düşmüş. Talebelerinin bir çoğu da bu savaşta can vermiştir.



Esir kampında Rus kumandan önünden geçerken ayağa kalkmamıştır bunun üzerine idam emri çıkınca önce iki rekat namaz kılayım demiştir. Bu kıldığı namazın fotoğrafı Rusya devlet belgelerinde bulunmaktadır.

görsel




Rus kumandan da namazdan sonra Üstadın ayağa kalkmamasının dinine olan bağlılığından ileri geldiğini anlayıp üstaddan özür dilemiştir.



Rusya'da esaretten kaçıp İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'a gelince bizzat Enver paşa tarafından karşılanıp Mehmed Akif, İzmirli İsmail Hakkı, Elmalılı Muhammed Hamdi, Mustafa Sabri, Saadeddin Paşa gibi büyük âlimlerin bulunduğu bir İslâm Akademisi olan Dar-ül Hikmet'il İslamiye'de aza olarak görev yapmıştır. Oradaki siyaset havasından da bunalarak sonradan yine de doğuya gitmiştir.



Bu arada atladığım bir kısım var onu da yazayım. Abdulhamid zamanında Abdülhamid'e doğu geri kalmıştır doğuda fen ilimleri ve din ilimlerinin sentez edilidiği dev bir üniversite açacağım demek için İstanbul'a gitmiş gidene kadar Bitlis valisi gibi büyük bir sürü makam Abdülhamid'e mektup yazsa da Abdulhamit'le görüştürülmemiştir. Onun yerine bir kese altın verilip gitmesi istenince Üstad altını kabul etmemiştir. Bu kabul etmeme olayı büyük bir olay olduğu için bu kadar nüfuzlu birine ceza vermemek maksadıyla akıl hastanesine gönderilmiştir. Oradaki doktorun bu adam deliyse dünyada akıllı bir tane insan yoktur demesini müteakip serbest bırakılmıştır.



Belki de bazılarının üstada Kürtçü demesinin sebebi bu medrese olayıdır! Çünkü üstad hemen her kürt isyanında kendisine mektup gelmesine rağmen hiçbirini kabul etmemiştir.



Yeniden doğuya gidince milli mücadeleye destek vermiştir. Şeyhülislam milli mücadeleciler için fetva yayınlayınca şeyhülislamı dinlememesiyle beraber belki de dindar insanların milli mücadeleye destek vermesinin en büyük müsebbibi olmuştur.



1. Meclis açılınca oraya gelmesi için atatürk tarafından üç kez şifreli mektup yollanır. Öncesinde ben cephe arkasından savaşmayı sevmiyorum dese de üçüncü davetiyede dostu eski van valisi tahsin beyin de ricasıyla ankara'ya gelir. orada milletvekilliği yapmıştır. Milletvekilliği sırasında namaz kılanların sayısı 60 kişi daha artınca eski mescid yıkılıp yerine yenisi yapılmıştır.

Ve o mecliste üstad doğuya büyük bir medrese kurmak için "Bütün hayatımda bu darülfünûnu takip ediyorum. Sultan Reşad ve İttihatçılar, yirmi bin altın lira verdiler. Siz de o kadar ilave ediniz." deyip 163 oyla 150 bin banknot ödeneği tahsis edilmiştir.



tabi daha sonradan ikinci meclisle beraber birinci meclisteki tüm muhalifler kaldırılınca bu ödeme gerçekleşmez.



Hayatının geri kalanında ise siyaseti bırakır. Van'da bir inzivaya çekilir. Ama inzivasında onu yalnız bırakmazlar ve hiçbir isyana karışmamasına rağmen hapishanelere ve sürgünlere gönderir. Belki de Kürt isyanlarının başarılı olmamasının sebebi bu insandır çünkü Doğuda en çok sözü geçen alim hiçbir isyana onay vermez ve halk da isyanlara iştirak etmez.



GEri kalan hayatında hapishane ve sürgünlerde gezerken siyaseti bırakıp sadece imanla alakalı eserleri hiçbir kitaptan yardım almaksızın yanındaki birilerine yazdırır ve bu eserler Türkiye'de hiçbir kitabın okunmadığı kadar okunur.

Ben din ile alakalı sorularıma en güzel yanıtları o eserlerden buldum.



Fark ettiyseniz van'daki inzivadan sonra eski ateşli insan gitmiş yerine başka biri gelmiştir. Üstad bu döneme yeni said dönemi der.



Yazdığı eserler o kadar güçlüdür ki ellliden fazla dile çevriir. Hafızasından yazdığı bu eserlerde mesela incilden bir örnek vermiş verdiği örnekte tek bir kelime hatası yok ve o cümlenin hangi incilde sayfa kaçta olduğu bile yazılı.



Kendisine katılmadığım bir iki yanı vardır. Bu arada üstad vefat edince bazı talebeleri üstadın eserlerini tahrif etmişlerdir. Rüya yoluyla! üstadın bu kısımları değiştirin dediği söylenilmiş ve kafalarına göre bazı yerler değiştirilmiştir. Şu an hala da sözde meşveret yoluyla istedikleri yeri değiştirip yeniden yayınlama hakkına sahip olduklarını iddia etmektedirler. (Burayı okuyan nurcular sinirlenmişse özele gelsinler ben onlara her türlü kaynak ve ispatı vereyim ve bu bilgiyi kimden aldığımı da söyleyeyim)



Hülasa olarak Eşref Edip'le olan röportajında şu cümleleri söyleyebilecek kadar gerçek bir vatanseverdir.(Vatansever olduğunu zaten hayatından da anlayabilirsiniz. Adam kendi çıkarı için bir şey yapmak isteseydi ne için yapardı? para, mal, mülk, kadın, evlat, şan şöhret bu adamda saydıklarımın hiçbiri yoktur)



"Sonra, ben, cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin îmânı nâmına bir Said değil, bin Said fedâ olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmânını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya râzıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur."





Haa bakın tam dediğim olay mesela aslında üstad yukarıdaki gibi 25 milyon türk cemiyeti diye bir ifade kullanmıyor ama o pek muhterem talebeleri! nedense böyle çevirmiş. O kadar tahrifat yapmışlar ki eğer ben tahrifat yapıldığını bilmesem risaledeki bazı ibarelerden sonra üstad'a aynı zamanda türk ırkçısı derdim.



Konuya ilgi duyanların Üstad'ın eşref ediple röportajını okumalarını öneririm.



Yazımda da her kesimin hoşlanmayacağı cümleler kullandım bir sürü eksiden sonra yazma isteğim kaçabilir ama bu başlık altında bu yazımın olmasını istedim.
80 yıl yaşadığı ülkenin anadiline bile tam vakıf olamamış, alim olan(!) fakat yazı yazamayan sadece okuyabilen kişi.



Said-i kürdi olarak da bilinir. Kürt milliyetçisidir.
müritleri tarafından `Bediüzzaman` lakabıyla bilinen 1878 bitlis doğumlu, `nurculuk` hareketinin kurucusu ve lideri.

(bkz:said-i nursi)

(bkz:said-i kürdi)



hayatı hakkında pek çok spekülasyonlar bulunmakla birlikte temel kazanımlarını `risale-i nur` ile birlikte elde etmiştir.

bir osmanlı alimi olan said nursi cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş ve kuruluş ilkelerinin bir çoğuna da karşı çıkmıştır.