salıncak

Seni istediğim kadar sevebilir miyim?

Senden ayrılmamak için hiç büyümeyebilirim?

Senin için belediye parkında sıra bile bekleyebilirim?

Önlüğüme pasının bulaşmasını görmezden gelebilirim?

Elimde eğreti bi koku bırakmanı tolere edebilirim?

Cızırdamanı ninni kabul edebilirim?

Demir ipli sandalsın, mahlasını lügata tez mi geçeyim?

Bazen büyümek istemezsin, hunharca. Boyum uzasın diye içtiğin süt, zıpladığın sütun sütur olur taa en içine. Yaprağı Kokulu bi günlük,yakası kolalı bi önlük, planı dünlük, hevesi ömürlük bir iç çekersin bulutu ciğerine gark etmeye mecalini görmek için.Vakti gece leylanın gözüne sürme olmuş fakat gece çıkmazdık demir ipli sandala ve sürme çekmezdi kara gözlerine minik eller. Unuttum, özür dilerim. Artık sandalı özleyebilir miyim?

binerken uçuyormuşum hissi veren oyuncak. Hala da fırsatını yakaladıkça binerim, sıra beklemem ama ondan utanıyorum, park boşsa binerim. Hızlı sallanmak istiyorsanız öne giderken bacakları ileri uzatın, geri giderken katlayıp geri çekin. Eski salıncakçılar bilir dediğimi. (*)

Hızlı yaşanan bir hayatın şarkılarıydı salıncaklar diyor didem madak. Salıncağa binince her şey siliniyor. İliklerine kadar özgürlük..

"salıncak sırası bekler gibi bekledim seni biraz heyecan biraz da başkası kapacak korkusu " sözünü aklıma getiren başlık