the sims – Tıbbiyeli Sözlük
sul sul (simce merhaba)



sevdiğim oyundur. sims 2 ile başladım, sims 3'ü sömürdüm resmen ve sims 4'ü de biraz oynayıp geçen yaz bıraktım oynamayı. tekrar oynarım ancak sonra, önce bitmesi gereken daha güzel oyunlar var ve sims gerçekten şu sıralar bulaşmak istemediğim bir tür bağımlılık.



Ben simste en çok karakter ve ev tasarlamayı seviyorum. onun için de o kadar çok mod ve package dosyası indirmiştim, oyun iki katına çıkmıştı. cilt renkleri, kirpikler, elbiseler, makyajlar, kaşlar, elbette ki saçlar, bahçeler, köprüler, süslemeler...



sims 3 oynadığım sırada onun en güzel yanı ek paketleriydi. laptobum kasmasın diye üç eklentiden fazla kurmuyordum. Ben en çok University life, supernatural ve showtime birlikte sevmiştim. university lifeta simsim benden önce doktor olunca kızdım, sildim onu. doğrusu bir tek pets ve mediavel oynamadım sanırım 3'te. 3 galp yani, tekrar yüklediğimde dördü değil üçü yükleyeceğim çünkü dörtte hareket ederken özgürlük yok. sims 2 gibi bir yere ışınlanıyorsun. (görmeyeli ek paket geldi de düzeldiyse bilemem tabii)



sims 4 çok sıkıcıydı. büyük umutlarla oynadığım oyun benim için fiyaskoydu. bir süre sonra daha farklı şeylere yöneldim. senaryoyu oynamak gibi... sims 4'te simsler artık fazla duygusallıktan da ölebiliyordu çünkü. Ben de şeytani karakterli, hayat amacı toplum düşmanı olan bir aile yarattım. suç kariyerinde yükseldi bebeklerim. koca the boss, kadın ise Oracle oldu (yok yahu ne hilesi?). baktım Adam durup durup şunu öfkeden öldür, şunun parasını çal gibi şeyler istiyor. sildim kerizi.



sonra zengin bir aile yaptım. Onların çocukları oldu. torunlar torunlar ve torunlar, yaşananlar, hayaletler, ambrosia... baktım klasik sims... sildim onları da.



neyse hepinize bol bol motherlode canlarım.