hikmet boran (d. 1901 - ö. 1944/1945); balıkesir'in savaştepe bucağında doğmuştur. posta-telgraf memurlarından hakkı beyin oğludur. ailesi abhazya'dan sürülerek çerkes göçmenleri arasında trabzon'a gelmiştir. 1922 yılında askerî tıp fakültesi'nden mezun olmuştur. orhan boran'ın babasıdır.
istanbul askeri tıp okulu 3. sınıf öğrencisiyken, tıp öğrencilerinin temsilcisi olarak katıldığı sivas kongresindeki konuşması ile tanınmıştır. 7 eylül 1919da yapılan ikinci celsede verilen önergede hikmet beyin de imzasi vardır. kongrenin 9 eylül 1919 gecesi, mandacılık tartışmasında bu konuyla ilgili olarak atatürke hitaben yaptığı konuşmada "paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle red ve takbih ederiz. farz-ı mahal (örnek olarak), manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, mustafa kemali vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve telin ederiz (lanetleriz)." demiştir. bu sözler, duyduğu çoşku ve heyecanla söylenmiş olup büyük etki yaratmıştır.
mustafa kemal ise,
arkadaşlar, gençliğe bakın; türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! gençler, vatanın butun ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır," diyerek hikmet beye donmüş ve "evlat; müsterih ol. gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. parolamiz tektir ve değişmez: ya istiklal, ya ölüm!" demiştir.
mustafa kemal'in bu sözleri üzerine hikmet bey de yerinden fırlayarak: "var ol paşam!.." demiş ve mustafa kemalin elini öpmüştür.
mustafa kemal atatürk, milli meselelerde askeri tıp öğrencilerinin öncü olduğu kanaatini çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. sivas kongresi'nde hikmet beyi alnından öperek; "daima ilerici ve devrimci fikirlere alemdarlık etmiş olan tıbbiyenin mümessili olan genç." diye tanıtması, türk hekimleri için bir övünç kaynağı olmuştur.
cumhuriyetin ilanından sonra bir gün sofra sohbetlerinde atatürk, hikmet beyi hatırlayarak, kendisinin bulunup milletvekili olmasını emretmiştir. ancak bulunamayınca, yanlış bir haber olarak "öldü" denmiştir. buna çok üzülen atatürk, sofra sohbetini sona erdirmiştir. atatürk'ün 1938'de vefatından sonra ise hikmet beyin sağ olduğu ve albay rütbesiyle bir askerî hastanenin başhekimliğini yapmakta olduğu öğrenilmiştir.
alıntıdır.
istanbul askeri tıp okulu 3. sınıf öğrencisiyken, tıp öğrencilerinin temsilcisi olarak katıldığı sivas kongresindeki konuşması ile tanınmıştır. 7 eylül 1919da yapılan ikinci celsede verilen önergede hikmet beyin de imzasi vardır. kongrenin 9 eylül 1919 gecesi, mandacılık tartışmasında bu konuyla ilgili olarak atatürke hitaben yaptığı konuşmada "paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle red ve takbih ederiz. farz-ı mahal (örnek olarak), manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, mustafa kemali vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve telin ederiz (lanetleriz)." demiştir. bu sözler, duyduğu çoşku ve heyecanla söylenmiş olup büyük etki yaratmıştır.
mustafa kemal ise,
arkadaşlar, gençliğe bakın; türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! gençler, vatanın butun ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır," diyerek hikmet beye donmüş ve "evlat; müsterih ol. gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. parolamiz tektir ve değişmez: ya istiklal, ya ölüm!" demiştir.
mustafa kemal'in bu sözleri üzerine hikmet bey de yerinden fırlayarak: "var ol paşam!.." demiş ve mustafa kemalin elini öpmüştür.
mustafa kemal atatürk, milli meselelerde askeri tıp öğrencilerinin öncü olduğu kanaatini çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. sivas kongresi'nde hikmet beyi alnından öperek; "daima ilerici ve devrimci fikirlere alemdarlık etmiş olan tıbbiyenin mümessili olan genç." diye tanıtması, türk hekimleri için bir övünç kaynağı olmuştur.
cumhuriyetin ilanından sonra bir gün sofra sohbetlerinde atatürk, hikmet beyi hatırlayarak, kendisinin bulunup milletvekili olmasını emretmiştir. ancak bulunamayınca, yanlış bir haber olarak "öldü" denmiştir. buna çok üzülen atatürk, sofra sohbetini sona erdirmiştir. atatürk'ün 1938'de vefatından sonra ise hikmet beyin sağ olduğu ve albay rütbesiyle bir askerî hastanenin başhekimliğini yapmakta olduğu öğrenilmiştir.
alıntıdır.