yazarların garip huyları – Tıbbiyeli Sözlük
aslında hepimizin sıralı liste çıkaracak kadar sahip olduğumuz antin kuntin alışkanlıklarımız, ritüelimiz,davranışlarımızdır . anlam veremeyiz ama yapmaya devam ederiz çünkü bundan zevk alırız. ecnebi kardeşlerimizin dediği guilty pleasure ile pek çok ortak noktası vardır.
evde demet akalın şarkısı dinlemek , her yemeği limonla kombin etmeye çalışmak, kütüphane kitabını okurken benim olmadığı için benimseyememek, çok sevdiği şarkıyı bıkarım diye limit koyup dinlemek, 10 kitaba aynı anda başlayıp hepsini aynı sayfaya getirmeye çalışmaktan felan bahsetmiyorum... (yapıldı)
işin çapını genişlettim. ne zaman imdb 3- bir film görsem bi insan ne kadar berbat bi film yapabilir ki deyip o filmi izlemekten kendimi alıkoyamıyorum sonra da her seferinde bu düşünceyi yıkan bir filmle karşılaşabiliyorum. gözlerimi çamaşır suyu ile yıkamamı gerektirecek, flash tv nin versus alabileceği bu filmleri izlemeye ne zaman başladım onu bile hatırlamıyorum. 10 dakika önce böyle bi filmi torrente ekledim çünkü dediğim gibi bu kadar filmden sonra daha ne kadar kötü olabilir ki dfkgjd
eminim sen de farkına varınca kurtulmaya çalışmıştırsın. ama artık son düşüncem kaçarı yoksa zevk almaya bakacaksın (*) işsiz, obsesif ne derseniz deyin ama bizi hor görmeyin, bağrınıza basın. sevin lan bizi....
Muhakkak açıklaması olduğuna inandığım fakat nedenini aydınlatamadığımız huylardır.

Çocukken kendimi sarma harcıymışım gibi büyük bir battaniyeye (battaniyede yaprak oluyor bu durumda) sarardım. En son tırtıl gibi olurdum ve o şekilde sürünmeye çalışırdım. Epey eğlenceli gelirdi.
Küçükken ablamların oyuncak bebekleri vardı. Gövdesi pamuklu, kolları bacakları plastikti. Öyle olunca da kafası, gövdesi ve ekstremiteleri iyi sallanıyordu. Bunları birbirine çarpıştırarak kavga ettirmekten çok eğleniyordum.

Yine küçükken benim oyuncak küçük askerlerim vardı. Onları dizerdim, bomba ve mermi olarak da kalem pilleri kullanırdım. O pil askerlerin ortasına düşünce hepsi devrilirdi. Bu da çok eğlenceliydi.
Küçükken parmaklarıma insanmış gibi tiyatro yaptırırdım. Serçe parmağım genellikle çocuk rolünü oynardı diğerleri değişirdi. Saçmalardım kendi kendime
Bence herkesin en az bir tane sahip olduğu huy,davranış biçimidir.Gariplikleri kişiden kişiye değişebilir.
Otobüse ya da herhangi kalabalık bir ortama girdiğimde tanımadığım insanları kendi hayal dünyamda bir role yerleştiriyorum,hayatları hakkında tahminler yapıyorum .
Mesela metroda tam karşımda oturan takım elbiseli yaşlı amca...Emekli bankacı.Iki çocuğu var;bir kız,bir erkek.Kızı daha üniversitede okuyor.Eşi iki yıl önce ölmüş.Bu nedenle pantolonunun ütüsü pek iyi değil.Bir apartman dairesinde tek başına yaşıyor.Eve gidince elindeki bulmacasını çözecek,,tek başına yemek yemeyi sevmediği için bir şeyler atıştıracak,biraz tv izleyecek,koltukta uyuyakalacak...
Böyle işte...Çok fazla otobüs yolculuğu yaptığım için bir süre sonra bu yöntemi buldum.Bence gayet eğlenceli.(*)
Cocukken Boya kalemlerimle evcilik oynardim. Mesela pembe kadin, kirmizi erkek, minik boyalaeim varsa onlar cocuk. Acik kahverengi kadin, koyu kahverengi erkek, siyah da erkegin kardesi vs vs. Sonra erkekler beraber ise giderdi. Bi tanesi servis soforu olup cocuklari okula gotururdu. Cocuklar da boy sirasina gore ayni sinifta olurdu vs. Ay yazarken bile tekrar oynayasim geldi sjsj.
Canın kahve yerine sütlü köpüklü çekmesinin ardından kahveyi ve suyu ayrı alıp -daha cok köpürmesi için- itina ile hazırlayıp çöpüyle bandıra bandıra köpüğünü yemek inanılmaz eğlenceli ve lezzetli tabi insanların tuhaf bakışlarına yakalanmadığınızdan emin olun :-)