call of duty 2 – Tıbbiyeli Sözlük
hikayesiyle, en başından en sonuna kadar olay akışı ile insanı korkudan sandalyesine saplatan, botların oyundaki konuşmaları ve makine kullanışlarındaki belirsizlik ile insanı dikkatli olmaya sevkeden serinin en başarılı oyunlarından biri olan oyundur. Sadece, Crossing the Rhine: The Crossing Point olan son bölümü yüzlerce kere oynamış, tekrar tekrar bitirmiş biri olarak keskin nişancı tüfekleri, flak 88 uçaksavar/tanksavar topları, en sondaki tankları patlatmadan tanka yardım eden bütün askerleri öldürmeye uğraşmak oyunun atmosferini en derinden yaşamanın bir yöntemidir.
toujane a giderken bi tankın üstünde takımdaki iki asker arasında geçen şu konuşma savaşın acımasızlığı hakkında bi fikir vermekte:
+did you hear that norman has been sent home
-lucky bastard
+that lucky bastard lost his leg
-well, its better than this bleeding desert..
çok geçmeden öndeki tank bi panzerkrauftla patlatılır. elde bir lee-enfield tüfeği ile siper alıp ateş etmeye başlarsınız.
oyunda en çok hoşuma giden silahlardan biri de flak 88 uçaksavar toptu. ancak sadece nazilerin elinde olduğundan savaş bittiğinde eğlencesine kullanabiliyorduk hala sağlam kalmışsa.
En sevdiğim fps oyundur, defalarca bitirdim, arada mp oynarız arkadaşlarla hâlâ. Hatta güzelliğiyle örnek alınması gerekendir, call of beauty'dir benim için.
10. yılımı gururla kutladığım, toujane, matmata, carentan gibi maplerle yıllardır bir fps oyundan istediğimi almamı sağlayan oyun tarihinin kült olmuş oyunlarından birisi.