intörn

-buraya bişey lazım ya.

(Ne olduğunun kesinlikle önemi yoktur)

+intörn yok mu?

Hasta yakınlarının 'doktor değil galiba,hemşire mi acaba,yok yok personel heralde' şeklinde bakarken anlamlandırmaya çalıştığı tanımlanamayan cisim.

(bkz:intörnizasyon)

Sözlük anlamının stajyer olması ironiktir.

Ne yaptıkları belli olmayan, yardımcı sağlık personeli mi doktor mu olduklarına bir türlü karar verilemeyen, son sınıf tıp fakültesi öğrencileri. tıp eğitiminde son yılın en önemli yıl olmasına rağmen genelde tüm hocalar tarafından görmezden gelinirler. (bkz:serum fizyolojik neden tuzludur bilir misin çünkü intörnler geceleri sessizce ağlarlar)

Doktorluk hariç her türlü personel ve hemşire işlerini yapan kişilerdir, hastane hiyerarşisinde en alt sırayı oluşturmaktadırlar

tıp fakültesi kazanan bireyde oluşan devasa egonun, farmasıydı biyokimyası sözlüleri zilli sınavları stajları azarlı vizitleriydi derken iyice azaltılması sonucu dipte kalan kırıntıların da süpürüldüğü yıldır.

hatta bu artık kendini ezik hissetme seviyesine kadar düşer ki intörn odası duvarlarında şafak saymalar, lise sıralarına benzer isim tarih karalamalar başlar.



(bkz:kafayı iyice sıyırın ki dibinde kalmasın yazıktır)

(bkz:intörn neydi intörn emekti)

kimsenin gözünde bir değeri yoktur maalesef. buyrun:



" 14 Haziran 2016 tarihinde Türkiye'nin en iyi fakültelerinden biri olan Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi Acil'inde bir hasta intörn doktor arkadaşımızın boğazını sıkmış, tekmeler savurmuştur. Arkadaşımız "BEYAZ KOD" ile bu şiddet olayını bildirmek istediğinde saldırgan hakkında önce işlem başlatılmış ardından intörn doktorların sağlık çalışanı olarak mevzuatta yer almadığı tespit edilmiş olup bildirilen beyaz kod işlemi durdurulmuştur!



Tıp fakültelerinde işe gelince hasta bakıcılıktan hemşireliğe hocaların ve asistanların ayak işlerinden temizlik personeli işlerine kadar kısacası yapmadığı yaptırılmadığı iş kalmayan intörn hekimler şiddet karşısında malesef mevzuatta sağlık çalışanı olarak dahi görülmüyor!"



kaynak: doktorlarsitesi

Olunmasına özenilip, olunca da amelelikten bir farkının olmadığının anlaşıldığı durum. Her tıpçı bir gün tadacaktır.

İntörnlük zamanımdaki Bir asistanın ağzından yazıyorum:

+Siz intörn olarak bu hastahanede nerdesiniz biliyor musun?

-kütüphanede miyiz o ne demek abi?

+hayır, şöyle ki: önce hocalar sonra yandalcılar sonra uzmanlar sonra asistanlar sonra hemsireler sonra Personel sonra sekreter ve hatta hastahanenin kedisi köpeği en sonunda da siz.



(bkz:başka söyleyecek birşeyim yok hakim bey)

iki yıl öncesini unutmuş hayvan asistanlar yüzünden çekilmez hale gelen, öğrenciliğin son senesi. malign son sene stajlarını düşünün. hangisinde sebep hocadır? asıl zorluk asistanların işi zorlaştırmasıdır. kanları size kitlemeleri, yatışları size kitlemeleri, sizi personel olarak kullanmaları, hemşirelere karşı yem etmeleri ve daha fazlası. daha iki yıl öncesine kadar intern olan bu insanlar nerden geldiğini unutur ve sizi darlarlar. siz siz olun asistan olunca geçmişinizi unutmayın. ben unutmadım.

gece gelen hocanın söylediği söz;

-siz bu saatte ne yapıyorsunuz burda

-nöbetçiyiz hocam bir sürü kan alacağız sabaha

-size kan mı aldırıyorlar(neler neler yaptırıyorlar)



iyi keklendik herhalde, büyük hocalara intern ne yapar diye sormak lazım

bugün mizahi bir tanımına rastladığımdır.

"cennetten düşen son amele tanesi"

yoğun bakımda yer olmadığı için direk monitör olarak kullanılanları da vardır. herhangi bir olumsuzlukta sesli uyarı verebilirler. Vital ölçümleri pakete dahildir.

anladığım kadarıyla şah ve veziri koruyor

Nasıl olsa çok var diye kolaylıkla da harcanIyor

(bkz:piyon)

Ameliyathanedeki diğer adı 'ekartörn'dür... zaten başka birsey de yapamazlar ameliyathanede ya dikilirler boş boş ya da ekartörn olurlar saatlerce ayakta kalirlar...

Iş tanımı belli olmadığı için ara elemanı olarak kullanılan gariban tipcidir kendisi üstlerinden azar işiten asistanlarin ego tatmin yeri de bu arkadaşlar oluyor genelde uzuluyorum onlara

Tum ameleliklerine ragmen tip fakultesinin en keyifli gecen, arkadaslarimla en siki bag kurdugum yildir. Tus da olmasaydi... Ah o tus olmasaydi