doktorların büyük çoğunluğunun ateist olması – Tıbbiyeli Sözlük
Yıllarca bilimin ve aydınlığın altında yetiştiğinden midir bilinmez ama doktorların büyük çoğunluğunun `ateist` olduğu bilinen bir gerçektir. Ateist olmayanlar da genelde din üzerine kafa yormayan, fazla sorgulamadan geçiştiren tiplerdir.

aynı doktor daha ilk okuldayken fen bilimlerinden hep yüksek puanlar almış, lisede fen derslerinde her zaman önde olmuş ve nihayetinde tıp fakültesine girmiştir. tıp fakültesinde daha ilk derslerinde amfide içerisinde evrim kelimesinin geçmediği tek bir derse bile girmemiştir. - evrimsel süreçte - gelişimsel sürecinde vb. kalıplarla başlayan cümleleri dinlemiştir. ölümle yaşamın arasındaki o ince ayrımı o kadar iyi biliyordur ki, insanlık tarihinde sağlık alanındaki değişimi o kadar iyi biliyordur ki metafiziksel hiçbir şeye inanmak istemez. kendi kendine sorular sorar '' bundan 200 yıl önce insanlar 40-50 yıl anca yaşayabiliyorken, penisilinin icadıyla bütün insanlığın kaderi tanrı katında yeniden mi yazıldı ? '' ya da '' Acaba bundan 200 yıl önce frontal korteksindeki tümör sonucu kişiliği bozulan, dolayısıyla lanetli ya da tanrının cezası olarak kabul edilen hastaların bugün cerrahi girişimlerle tedavi edilebiliyor olması tanrının öngöremediği bir şey miydi ? '' diye binlerce soru sorar.

yine aynı doktor ''yaratılış harikası'' olarak kabul edilen insan bedenini o kadar iyi tanır ki, 20'lik dişlerin insanda yok yere yol açtığı enfeksiyonlara, apandisite ya da otoimmün hastalıklara güler sadece. insanın kendi hücrelerine karşı savaş açması düpedüz üretim hatası değil de nedir, diye söylenir. insan vücudunun evrimsel açıdan hatalı bir makine olduğunu çok iyi bilir çünkü o makinenin tamircisi bizzat kendisidir. mesleğini bu makinenin hatalı oluşuna ve doğuştan gelen hataları bile kısmen onarabilecek yegane kişi olmasına borçludur.

aynı adam bir gece çocuk hematolojisi bölümünde el kadar çocukların ruhlarının bedenlerinden çekilişlerine hüngür hüngür ağlar, küfreder, duyguları cımbızla alınmış gibi olur, hayata karşı hissizleşir. diyorlar ya doktorlar suratsız diye. kim bilir, işte bu belki de doktorların hayat denen şeyin aslında bir bok olmadığını fark edip, hayatı sallamadıkları içindir. kimi doktorlar da öylesine derinden inanır ki, insan bedeninin karmaşıklığı karşısında şaşkına döner. tanrıya inanmak için bunu bir sebep olarak görür ve dinine delicesine sarılır. ortası çok azdır bizim meslekte; ya inanmayı olduğu gibi reddederler, ya da koşulsuz olarak inanırlar. hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da en uç noktalardadır doktorlar.
final zamanı amfi olarak "allah'ım n'olur çıkmış sorsunlar" duası edilirken, doğruluğundan şüphe duyduğum önerme.
Gerçekliği olduğunu düşünmediğim durum. İnananlar inandıklarını bağıra çağıra ilan etme gereği duymazken inanmayanların bunu sürekli gündeme getirmesi sebebiyle böyle bir algı oluşmuş olabilir.



Daha da ilginci varlığına yekten inanmadığın bir şeyi başkalarına anlatıp durmak, olmadığına ikna etmeye çalışmaktır. Bu uğraşın derinlerde ya varsa diyerek kendini ikna çabaları olduğunu düşündürür bana.
ateizm bazıları için yeni bir din artık. felsefesi, yaşam biçimi uyduğu için din seçer gibi seçip ortak bir jargona dahil olan insanlar grubu. kullandıkları kelimeler, cümleler, paragraflar hep aynı. artık kendi dogmaları ve hatta adı konmamış kitapları oluşuyor desek yalan olmaz. dernekleri bile var, cemaat de oldular yani. ateizm artık allah inancının olmamasını ifade eden bir kelimeden ibaret değil, ateist artık bir kimlik ve her oluşturulan kimlikte olduğu gibi oluşturanlar tarafından yüceltilmeye meyil var. bu başlık altında gördüğümüz bazı girilerdeki içerik de bu çabanın eseri. yazarlar burada benimsediği ateist kimliğini bilimselimsi argümanlarla süslenmiş övgülere boğuyor. özetle yazarlar burada kendilerini övmeye çalışıyor. aferin falan deyin geçiştirin.
Aksine lisede pek dinle alakası olmayan birisiyken tıp 1.sınıftaki tıbbi biyoloji dersi kafamda şimşekler çaktırmış beni daha dindar birisi yapmıştır.



Dersin konusu ise oldukça basitti. Laktozun bakteride oluşturduğı değişiklilker ve laktaz sentezi ile alakalıydı. Gayet masumane ve en azından kendimce mantıklı bir düşünceyle "ya laktoz dediğin karbonların bilmemnelerin oluşturduğu aslında kıytırık bir şey, ama etkisi bu denli büyük, kendi kendilerine olması -en azından bana göre- akıl kârı bir iş değil" demiştim.



Her görüşe ve inanışa saygım olmasına rağmen bir çok kişiyi antipatik ve samimiyetsiz buluyorum çünkü lisedeyken "allahım n'olur tıp kazanayıö n'olur LYSden össden yüksek alayım" diye yalvarırcasına dua eden insanların ileride küçük büyük demeden dağları yarattım havasına girip -sözüm meclisten dışarı- inanan insanlara saygısızlık etmeleri hiç hoş bir durum değil.
Türkiye dinsizleşiyor tezi , darbeye karşı allahuekber diyen ateistlerle çürüyen sosyolog adamın tespiti gibi bir tespit . Ateist değildir onlar ibadet etmek istemiyorlar sadece.
Ben bir hekimim ve tanrının veya da onun muadili bir varlığın, gücün varlığını kanıtlayacak hiç bir somut veri görmedim simdiye kadar;bilimin hiç bir dalinda.O mucize dediğiniz kurandaki hikayelerin çoğu da çok eski mitolojik hikayeler kuran dan once de anlatılan hikayeler .bu konuyu tartismak isteyen olursa ozelden yazabilir öyle öküz gibi eksilemekle olmaz bu işler biraz araştırma lütfen