sümbülzade vehbi efendi – Tıbbiyeli Sözlük
meşhur sokmalı şiiri arada bir aklıma gelen zeka küpü şairimiz ve elçimiz.

dili kullanma şekli sanki bu yüzyılın internetinin btk tarafından yasaklanan içeriklerinden fırlayarak gitmiştir. şu mısralardaki inceliğe bakar mısınız, ilk çok brutal ve pornovari başlıyor, sonra anlıyorsunuz ki işin aslı öyle değilmiş kibarca bitiriyor.(*)
bu satırları ilk okuduğumda gülmekten kalp krizi geçirmiştim, adamın zekasına ve dili kullanışına hayran kaldım o ayrı konu.
Maraş doğumludur.18.yy `Divan` Şairidir efendim kendileri.

padişah Vehbi Efendi’yi yanına çağırır ve Bana öyle

bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni

öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek

gelsin der ve şunları yazar şair:

Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,

Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.



Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,

Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.



Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?

Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.



Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,

Bir gümüş ibrik ile destine ab-i revan.



Salınarak giderken arkandan ben sokayım,

Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.



Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,

Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.



Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,

Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.



Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,

Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.



Herkese vermektesin, bir de bana versene,

Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.



Sen her zaman gelesin, ben Vehbi’ye veresin,

Esselamun aleyküm ve aleykümselam.



Ne kadar da muhteşem değil mi azizim? Tamamen bir zeka ürünü.